TÜRK'E SAVAŞ AÇAN PİŞMAN ÖLÜR Atatürk'ün askeri olmak demek ille de orduda olmak demek değildir. Bu mahşer tufanı ve canlı ölü ibretinin beyin savaşları komutanının askeri olmak böyle bir sırdır. Türk ordusu içinde kurmay eğitimi almış hiçbir komutan son yıllarda yaşanacak olanları ve yaşananları okuma ve yorumlama açısından ileri
Romanın Macerası: Bozkurtların Ölümü Atsız'ın, tarihin tozlu sayfalarından çıkardığı Kür Şad'ın hikâyesidir. 639 yılında Çin sarayını basan 41 yiğidin hikâyesini Atsız Fransız kaynaklarından, muhtemelen Hüseyin Cahit'in De Guignes tercümesinden, daha üniversite yıllarında okumuş olmalıdır. Çin kaynaklarında Cie-şı-şuay olarak geçen
Reklam
Yankılar: 12 Aralık 1975 tarihli birçok gazete Atsız'ın ölüm haberini veriyordu. Milliyet, Haber ve Cumhuriyet'te kısaca. "Gazeteci, yazar ve şair Nihal Atsız, dün akşam İstanbul'da hayata gözlerini yummuştur. 70 yaşında vefat eden Atsız, evli ve 2 çocuk babasıydı. Cenazesi yarın toprağa verilecektir." Ve arkadan
Türk Efsaneleri
Türk Efsaneleri Kim demiş Türkler denizci bir ulus değil diye! İnsanlığın ikinci atası Nuh Türk olup insanlığı gemisi ile Anadolu'da kurtardı. Son Türk efsanesini canlı ölüler ibreti ile mahşer tufanı efsanesi olarak yaşıyoruz. Yaşananlar yaşandı, yaşanacaklar yaşanacak. Yaşadıklarınıza bir anlam veremiyorsanız, ilmi bir mana ile
30 Mart 1431 Pazar günü Edirne'de dünyaya gelen II. Mehmet, çocukluğundan itibaren devrin ileri gelen alimlerinden eğitim aldı. Devlet idaresini öğrenmesi amacıyla Manisa'ya vali olarak gönderildi. On iki yaşında babası Sultan II. Murat tarafından tahta çıkarıldı. Bu genç padişahın tecrübesizliğinden yararlanmak isteyen dönemin Avrupa devletleri bir haçlı ordusu kurarak bölgedeki Türk hâkimiyetini sona erdirmek için yola çıktılar. Durumun ciddiyeti üzerine vezirleriyle görüşen genç padişah, babası II. Murat'ı yeniden tahtı devralması için Edirne'ye davet eder. Babası bu davet üzerine oğluna şu haberi gönderir: "Bizim tahtı oğlumuza bırakmaktan maksadımız, yorucu geçen ömrümüzün son yıllarını rahat ve huzur ile yaşayıp ibadetlerimizi yapmaktı. Saltanat kimde ise din ve devleti savunmak da onun görevidir." Sultan II. Mehmet bu haber üzerine babasına şu cevabı yazar: "Saltanat senin ise, düşmanlar topraklarımızı alarak ilerlemektedir. Osmanlı Devleti ve İslam dünyası tehlikededir. Eğer saltanat benim ise, ordunun başına geçmeniz için fermanım vardır. Göreviniz ihtar olunur!" Bunun üzerine Edirne'ye gelen II. Murat ordusuyla Varna'ya hareket eder ve 1444 yılında büyük bir zafer kazanarak Osmanlı'nın bölgedeki gücünü perçinler.
Elma YayıneviKitabı okudu
Zübeyde Hanım
Zübeyde Hanım 1857 yılında doğmuştur. Babası Sofuzâde Feyzullah (Sadullah) Ağa, annesi Molla Ayşe Hanım'dır. Tam bir Balkan Türküdür. Renkli gözlü, sarışın ve açık tenli.. Konyarlar (Konyalı) denilen bir Türk ailesine mensuptur. Onun zamanında kızların okula gitmesi yaygın değildi ama o, okur yazar olduğu için kendisine Zübeyde Molla denilirdi. İyi bir eğitim alamamasına rağmen çocuklarının eğitimine önem vermiştir. Oldukça dindar, Kur'an kültürü yüksek birisidir. Çocuklarına, bilhassa Mustafa'ya çok düşkün bir annedir. Hayatı boyunca savaş şartlarında dahi oğlu ile irtibatını yakın tutmuştur. Mustafa Kemal'in hastalandığını duyduğunda onu görebilmek için Haleb'e kadar gitmesi oğluna olan düşkünlüğünün güzel bir kanıtıdır. Genç yaşta dul kaldığından, yine o dönemin şartları gereği ikinci evliliğini yapmıştır. Selanik'in düşmesiyle birlikte İstanbul'a, oğlunun yanına gelmiştir. Yardımseverliği herkesçe bilinmektedir. Kişilere ve Darüşşafaka gibi kurumlara elinden geldiğince yardım etmiş ve bağış yapmıştır. 14 Ocak 1923 günü İzmir'de vefat etmiştir.
Sayfa 22 - 2. Baskı, Mart 2023, İstanbul.Kitabı okudu
Reklam
256 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Fotoğrafın Ötesi’ne Dair..!
Fotoğrafın Ötesi’ne Dair Ahmet Mücahit Danışmaz Samimi bir sohbet sonrası kucağıma tutuşturulan diş kirasının içindeki en yeni kitaptı Fotoğrafın Ötesi. Kitabı alıp ismine ilk baktığımda, galiba içerisinde fotoğraflar var ve bunları yazarın gözüyle okuyacağız, diye düşündüm. Ancak kitabı bir solukta okuyup hakkında bu yazıyı yazmadan önce tam
Fotoğrafın Ötesi
Fotoğrafın ÖtesiDursun Çiçek · Muhit Kitap · 202123 okunma
Karalama2
...?...?/1989... Kendini haddinden fazla duyumsadığı için acıya ve korkuyuda haddinden fazla duyarlı arkadaşım için, burası tam bir cehennemdi. Her şeyiyle farklıydı Ankara'dan. Çok kültürlü, birçok etnik gruptan oluşan, bu etnik grupların bir nevi kabileci bir tutumla diğerleriyle arasına sınırlar koyarak birbirinden ayrıştığı, etnik
Abdülmecit Milli Mücadeleye sempatisini göstermekle birlikte tercihini hanedandan yana koyuyordu. Kendisinin de akıl hocalarının da tahminleri doğruydu, Milli Mücadele ondan en azından Anadolu içindeki ayaklanmaları bastırmakla yararlanacaktı. Bu da Vahdcıtin ve Damat Ferit'le açıkça çatışması demekti. Abdülmecit çekilince Ömer Faruk gitmeye talip oldu, ama çocuğunun doğumunu beklediğinden bir kaç ay geciktirmek ya da uygun zamanı hesaplamak durumunda kaldı. Ankara'yla temas kurmadan yola çıkıığı için İnebolu'dan "Kendisine ihtiyaç duyulmadığını anlayarak" geri dönmek mecburiyetinde kaldı. Bu konuda bir Amerikan kaynağı ilginç ancak başka kaynaklarca da onaylanması gereken bir iddia ortaya atıyor: "Abdülmecit'in oğlu Ömer Faruk babasına, artık milliyetçilere katılmadan duramayacağını söyleyerek 28 Nisan 1921 günü İstanbul'dan ayrıldı. Ankara ise onu geri çevirdi. Abdülmecit bu reddi sade kendisine ve oğluna değil, saltanata bir hakaret saydığını belirterek M. Kemal'e bir protesto gönderdi. Hanedanın bütün üyelerinin Ankara'ya gitmek ve cephedeki Türk ordusunu ziyaret hakkı bulunduğunu da ekledi.(...) Baba oğulun davranışlannın bilinçli ve tutarlı olduğunu söylemek güçtür. Birinin uygun zamanı beklemesinin, diğerinin de kendi başına hareket eımesinin Ankara'da güven yarattığı söylenemez.
Sayfa 264Kitabı okudu
271 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.