Bir kaleyi kuşatır­ken oğlu Mikâil şehit düşmüştür. Bu sebeple çok üzülen Selçuk yetim kalan torunları Tuğrul ve Çağrı beylerin yetişmesine çok emek harcamış ve daha çocuk iken bu müstakbel fâtihlerin kabiliyetlerini görmüştü.
“Deşt-i Hazar”, “Tür­kistan” veya "Turan’dan İrana” ve “Dâr ul-harb’den Diyâr-i İslâma” göçtüğüne dair ifâdeleri tam bir sarahat kazanmakta ve sanıldığı gibi bu, Selçuk’un ilk yurt değiştirmede uzak bir ülkeye varmadığını, Oğuz ili hudutları dâhilinde sadece 200-350 km. kadar mesafe kateylediğini göstermektedir.
Reklam
Cend civarına göç ile birlikte İslâmiyete giriş hâdisesini Türk tarihçisi Müneccim-başı 200.000 çadır halkının ihtidası ile münâsebetli görmekdir ki, onun bu görüşünü ve verdiği 960 yılını kabul etmekte isabet vardır. Selçukluların bu din değiştirme hâdisesinde bu siyasî görüş yanında İslâmiyetin üstünlüğü, onunla Türk şâmânîliği arasında, Tanrı inancında, yakın­lıktan başka İslâm tüccar ve mutasavvıflarının gayretleri de çok müessir ol­muş.
Selçuk Bey ve İslamiyet
Selçuk yeni dinin üstünlüğü ve câzibesi yanında onun bahşedeceği siyasî imkânları da çok iyi kavramış gözüküyor. Nitekim Cend’e varınca adamları ile müşavere ederek “Yaşamak arzusunda bulunduğumuz bu ülkede halkın dinine (İslâmiyete) girmezsek kimse bize katılmaz ve yalnız bir cemâat hâlinde kalmağa mahkûm oluruz”
Balaş ve Burûket şehirleri korkularından müslüman olmuş; Tekâbket şehrinin yarısı da yeni dine girmiş idi. Mervezi’nin kay­dettiği Mâveraünnehr ve Hârezm gibi İslâm ülkelerine yakın bulunan Oğuz­lar müslüman oldukça onlara “Türkmen” denilmiş ve artık bu isim İslâm memleketlerine göçen Oğuzlara ad olmuştu.
Muhalefet ve mukavemetlere rağmen İslâmiyet artık IX. asırdan itibaren şehirli Oğuzlar ve Karluklar arasında nüfûza başlamış ve tedricen yayılma yoluna girmiştir.
Reklam
1.000 öğeden 741 ile 750 arasındakiler gösteriliyor.