Cevat Rifat, hayatımda ilk kez karşılaştığım, adını Mayıs'a kadar duymadığım bir yazardı. Kariyerindeki Harbiye mezunluğu sonrası Edirne harekatına, oradan Balkan harplerine ve Bulgar esaretine derken bende bir ilgi uyandı. Hele ki Sina cephesine gitmesi ve Yahudi casusları kurşuna dizdirmesi ile iyice ilgim açığa çıktı. Kurtuluş Savaşı'na
Milletimizin, dinimizin, vatanımızın, mukaddesatımızın bir tek büyük, ezeli ve ebedi düşmanı vardır. Bu düşman birçok isimler ve maskeler taşıyan ve hakikatte tek bir cisim olan Siyonist'dir. Yani dünya saltanatını ve bütün insanlara tahakküm etmeyi, insanlığı kendi kölesi yapmayı gaye edinmiş olan İsrael oğludur.
Din, Allah ve beşeriyet ve asalet düşmanı olan bu korkunç canavarın Fransız büyük ihtilâlinden beri kullandığı en büyük maske ve şerlerine âlet ettiği teşkilât: Farmasonluktur.
Bütün yaldızlı yalanlar ve riyakâr propagandalarla işleyen bu menfi ve muzur teşekkül ve tarikat insan yığınları içinde mevki, rütbe ve ikbal düşkünü muhterisleri bir araya toplayarak cümlesini İsraelin dünya hegemonyası hizmetinde kullanır.
O tarihte Edirne Valisi olan Salim Özdemir beye müracaat eden bazı Yahudiler:
- Halk bizi istemiyor, demişler ve şu cevabı almışlardır.
=Halk beni de istemezse hemen çekilir, makamımı terkederim.
Ecdadımız bunların ne kadar Allahsız, mukaddesatsız ve dinlerin düşmanı olduğunu bizden pek iyi takdir etmişlerdir. Babalarımız: Farmason ismini, dinsiz ve mukaddesatsız
insanlar mânasına ve hakaret yerine kullanmışlardır.
İşte bu Yahudi vampirler, kendi aralarında ekmek çıkartamazlar, onlar diğer milletlerin, başka dinden olanların ve başka ırktan olanların sırtlarından geçinirler.
Tek kelime ile Farmasonluk bir Yahudi uşaklığıdır. Bu sebeple dünyada mevcut bütün yıkıcı ve bozguncu teşekkülleri tetkik ederken her şeyden evvel Yahudiyi mütalâa etmek zaruridir. Yahudiyi lâyıkiyle anlamadıkça onun sadece bir âleti şerri olan Farmasonluğu kavramak zordur.