RUKNETTİN
@turkader
Her taraftan bana yönelir seni arayan sesim
Talebe
Diş Hekimliği
190 okur puanı
Kasım 2018 tarihinde katıldı
İlginç! Buradaki inceleme yazılarına bakıp da kitap almamam gerektiğini bir daha anladım. Bahsettiği kita ı yeni oldu bitireli ve aksine ben en son ne zaman böylesine mükemmel bir roman(sadece roman desem haksızlık olur) okumuştum hatırlamıyorum:))
Dirilene kadar yeniden!
Okur Takip Önerileri
"Gelmedin Süheyla,
ve şiir bitti."
Nedamet Dergisi
@venedamet
·20 Ocak 20:08
"İşittim,
beklemesin demişsin"
nedametdergisi.com/2024/01/20/suhe...
Beni Yanlışsız Sakla
Saate baktım yirmibeş yaşındayım
Geç kalmadım tanrım yeniden inanmaya
Aşka geç kalmadım
Ardında yıkık şehirler ve leylaklar bırakan
Bir cümle dudaklarımı geçip beni ihlâl etti
Saate baktım müthiş bir yenilme vaktindeyim
Sevgilim
Ben nerede yağmur yağarsa orada şemsiye kırmanın kitabıyım
Ve en güzel cümlen sensin
Saate baktım buzlar ve çiçekler arasındayım
Gömleğim asyaya düşerken
Beni yanlışsız sakla bu son görünüşüm
Mevlâna İdris
"Sağı solu gözler idim,
Dost yüzünü görsem deyu
Ben taşrada arar iken,
Ol cân içinde cân imiş"
Ben kuru et yiyen bir kadının oğluyum!
Ben kuru et yiyen bir kadının oğluyum, dedi. Bu sözü, öylesine söylenen bir söz gibi kabul edemezdim. Çünkü gerçekten de hiçbir zaman bir kral olmadı, krallar gibi davranmadı; bendelerden örülü bir tahtı olmadı. Sarayları, hazineleri, ipekten elbiseleri ya da doyumsuz sofraları olmadı. Modern zamanın, küçücük hayatları bile peşinden sürüklediği debdebede, aslında ne kadar da mühim bir şeyi hatırlatıyor bize bu cümle: Ben kuru et yiyen bir kadının oğluyum!
Hasırdandı onun makamı. Bazen yanı üzerine kıvrılır yatardı. Geceler ve gündüzler boyu toprağa dokundu ayakları. Yağmur yağınca açardı başını, biri seslense bütün vücudu ile dönerdi ona doğru. İsteseydi, dünyanın bütün mülkü serilirdi önüne. Lakin mağrur olmadı; ashabından daha az bir zahmete hiçbir zaman katlanmadı. Onu ilk defa görenler, suretindeki nuru tanırlarsa, tanırlardı onu. Yoksa herkes gibi bir hırka bir de gömleği vardı.
Asırlar geldi geçti ve biz hâlâ onu bu haliyle, yalın ve sade, tertemiz azmiyle hatırlıyoruz. Kupkuru beyabanın bağrında akan çağlayan gibi aktı; besledi beşerdeki insanı, filiz verdi merhamet, samimiyet ve dahası. Rayihasi zamana hükmeden bir güldü; onu ananlar, her çağda aldılar kokusunu. Ve sarayları, hazineleri, doyumsuz sofraları hiç olmadı. Elleriyle kuru et yiyen bir kadının oğluydu.
Cihan Çetinkaya
Leyla'ya Mektup
Ben senin kapitalist piyasa koşullarına teslim olmana üzülürüm Leyla,
"böyle gelmiş böyle gider" demene üzülürüm,
emek hırsızlığı ile servetine servet katanlara tav olmana üzülürüm....
ben senin haksızlıklar karşısında kozmetik tutkuna üzülürüm Leyla,
alnı secdeden kalkmayan adamların döktüğü kana ortak olmana üzülürüm,
ekran
Nilüfer
Ben oraya koymuştum, almışlar,
Arasına sıkışık saatlerin.
Çıkarır bakardım kimseler yokken;
Beni bana gösterecek aynamdı, almışlar.
Kışken ilkyaz, sularımda açardı;
Buzlu dağlar gerisine kaçıracak ne vardı?
Eski defterlerde sararırmış yaprak.
Beni bana gösterecek anlamdı, almışlar.
Bir ışıktı yanardı gecelerde;
Akşam, çiçekler uykuya yattı,
Sardı karşı kıyıları karanlık-
Beni bana gösterecek lambamdı, almışlar.
Behçet Necatigil
SEN GENE GÜZELSİN
Masal ülkesinden gelmiş
Bir kuşun vardı senin
Koynuna yuva yapardı
Yarısı keklik sekerdi yerde
Yarısı havada güvercin uçardı
Sen çocuktun o zaman
Masal yer masal içerdin