Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Türkiye dengesini kaybederek geri kaldığı için şimdi yabancıların geniş sömürüsüne hedef olmaktadır. Bu dış etkenin önemini arttırmasıyla, oluşmuş bulunan geri kal- mışlık durumu kökleşecek; günümüze dek sökülüp atıl- mıyacaktır.
1787 yılında Rusya’ya yeniden savaş ilân edildiğin- de, devlet iflâsın eşiğine gelmiştir. Önceleri olduğu gibi bazı zenginlerin, görevden uzaklaştırılan vezirlerin malına yahut mirasına el koyarak ordu açığının kapatılmasına artık imkân kalmamıştır. Padişah, malî bunalım karşısın- da, devlet büyüklerinden iane toplanmasını, bir çeşit iç borçlanmaya gidilmesini düşünmektedir. Ancak bu yolda da başarı sağlanamayınca, Osmanlı zenginlerinden ümidikesen I. Abdülhamid «Cenab-ı hak lâyiklermi versin)) di- yerek Şeyh-ül îslâmdan fetva alacak ve «Dış borçlanmaayı tarihimizde ilk olarak deneyecektir
Reklam
Celâli isyanlarından sonraki dönem, imparatorluğun hızla ekonomik iflâsa yaklaştığı, yer yer cesur çıkışlarla bu kaçınılmaz sonun ertelendiği bir dönemdir. Daha önce sözünü ettiğimiz ekonomik nedenler gün be gün mâliyeyi zor duruma sokmaktadır. Bütçe açığı büyümekte, gider hanesi genişlerken gelirler azalmaktadır.
Bey ve ağaların geliştiği oranda Osmanlı toplumunun yapısı da değişti, bambaşka bir şekil aldı. İnsanların bir- birleriyle, kuramlarla, devletle, toprakla olan ilişkileri bu geç kalmış derebeylik düzeni uyarınca biçimlendi.
Askerlikten başka her çeşit ticaret ve zorbalıkla uğ- raşan, ilerdeki bölümlerde görüleceği üzere toprak geliri- ne, hatta fiilî mülkiyetine de el atan profesyonellerden ku- rulu bu ordudan, bir hayır beklenemezdi.
Türkiye’nin ve geri kalmışlığın açıklanmasında haya- tî önemi olan Osmanlılık dönemi yeterince bilinmemekte- dir. Osmanlı imparatorluğu hâlâ kılıcının gücünden ötürü yükselmiş (yükselmek okul kitaplarında çok yer fethetmiş anlamında kullanılıyor), padişahların kötülüğü, kadına düşkünlüğü yüzünden gerilemiş olarak tanıtılmaktadır. Gerileyen toplumu yabancıların insafına terkeden Tanzi- mat ve Islahat fermanları gibi davranışlar ise çoklukla gök- lere çıkarılmaktadır.
Reklam
«Tarih boşuna yaşanmış bir deney değildir. Dünden gelen bugünkü toplumumuz kendi doğrultusu için, de yarına gidecektir. Tarihin ver- diği engin ders, hızını ancak kendi- sinden alan eylemlerin bugün ve yarın içinde başarıya ulaştığıdır. Dün ve bugün teoriyi, bugün ve yarın pratiği hazırlar. Dünün araş- tırılması, bir yerden sonra, bugü- nün ve yarının araştırılması de- mektir.»
Doğal, ekonomik, tarihsel ve dinsel nedenlerle «top- hımcu-cemaat» nitelik taşıyan halkların, 2) Doğal, eko- nomik, tarihsel ve dinsel nedenlerle «ferdiyetçi» olan Batı tarafından, 3) Ferdiyetçi dünya görüşünü ve gereklerini uygulamaya zorlanmış olmaları şeklinde belirmektedir.
İnsanların satın alma, sahip olma ve tüketme eğilimi- nin bireysel değil toplumsal bir temele dayandığı kabul edilmektedir.ürünle ödenmesi güçleşmekte, vergiyi tamamlamak için insanlar para kazanmaya zorlanmaktadır:
İnsanların satın alma, sahip olma ve tüketme eğilimi- nin bireysel değil toplumsal bir temele dayandığı kabul edilmektedir.
469 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.