Sınırdan Makyajsız Geçmeyen Kürt Kadınları
Meseleyi kavrayana kadar ben de çoğu insan gibi, onun fevkalade zararlı bir duygu olduğunu düşünüyor ve bunun her seferinde karşıma çıkmasına şaşıyordum. Aslında pek haksız da sayılmayız çünkü bir durum anlaşılamadığı, kontrol edilemeyip insanın hakikatiyle gereğinden fazla çatıştığı zaman; bilinci ve ahlakı, dahası insanı ezen, un ufak eden bir
Katolik Alman Max ve Yahudi Nadia'nın Nazi Almanyası döneminde yaşadıkları korkunç zaman dilimindeki efsane bir aşk hikayesi anlatılırken aynı zamanda farklı din'e mensup Ayşe, Mari ve Nadia'nın aşkları için yaptıkları mücadelenin benzerliklerini Maya karakteri hafızalara kazıyor. Ve bu 3 kadın sahip oldukları din ve ırkları sebebiyle yaşadıkları benzer haksızlıklar ve sürekli yaşadıkları ÖNYARGI'lı olan başta "Devlet" #95473996 yaptıkları ince ince işlemiş yazarımız 
Zülfü Livaneli
Okumaya doyamadığım bitmesini istemediğim beni derinden etkliyen "Bu yaşananlar gerçek mi?" , "Bu kadar yapılamaz" diye içten içe yandığım (burda parantez açıyorum ama malesef Nazi dönemi, Gaz Odaları aklımızdan çıkmayan Ermeni soykırımı vb. gerçekleri bilince ) Maya karakterinin gözünde gördüğüm soluksuz bir kitap.
Maya kendisini sorgularken #95386464 hepimiz aynı Tanrı yarattı ve yarattığı insanların Tanrı ile farklı şekilde iletişim kurduğunu anlatırken ırk,din,dil ayırtetmeksizin tek Tanrı olduğunu ve ÖNYARGI #95373918 #95374296 olmaması gerektiğini net bir şekilde özetliyor.
Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan Maya karşındaki abisi dahi olsa fikrinin ve hayata tutumunu eleştirmekten çekinmeyerek söylediği sözler hayata bakışımızı özetlememeli.
+ abi sen insanlara bakarken rütbeler, dinler, ırklar görüyorsun.
-sen ne görüyorsun peki?
+ İnsan. Sadece insan
Sıklıkla çatışmanın çözülmez olduğu, Yahudilerle Müslümanların savaşmaya mahkûm olduğu dile getiriliyordu. Peki o halde neden bin yıldan uzun bir süre birbirleriyle iyi geçinmişlerdi? Orta Çağlar'da, bir Yahudi'nin nispeten güvende olduğu tek yer (Hollanda dışında) İslam dünyasıydı. Yirminci yüzyılın ortasına kadar, Arap dünyasında, Türkiye'de ve İran'da yaşayan binlerce Yahudi vardı. Gaz odaları inşa etme teknolojisi o zaman da vardı ama Müslümanlar hiçbir zaman kurmadılar.
Sayfa 156 - Paloma YayıneviKitabı okudu
Türkiye Gaz Odaları
Gehlen, Türkiye'de yapacağı araştırmalar için toplam 50 SS subayını ve astsubayı yanında getirmiştir. O zamanın parasıyla da toplam olarak 800 bin Mark değerinde altın getirmiştir. Bu altınlar toplam 85 kilodur. Bu altınları Gehlen ve ekibi, İstanbul'da çeşitli kuyumcularda nakit paraya çevirmişlerdir, ancak altınlar harcamalarını karşılamamıştır. Bunun üzerine İstanbulda'ki Alman Konsolosluğu'nun özel kuryesi ile Almanya'dan yüz kilo altın daha getirilmiştir.
Peki, bütün bu altınlar ne için harcandı? Hitler Almanya'sının, Türkiye'ye yapabileceği muhtemel bir saldırıda, İstanbul açıklarında kuracakları toplama kamplarında yok edecekleri Yahudiler için inşa edilecek gaz odalarının finansmanında kullanılması için... O dönemde Türkiye'nin tutumu nasıldı acaba?
Sayfa 32
