GÜLİSTAN
Merhaba Değerli Okurlar
Öncellikle böyle bir eseri okumama vesile olan biricik kardeşime teşekkürü borç bilirim. Şu an ne yazacağımı bilemez halde yanıp sönen fareye bakıyorum... İnceleme yazmak hiç bu kadar zor olmamıştı benim için... İki saat sonra...
Bu güzide eserin yazarı hakkında biraz bilgilendirmek istiyorum siz değerli
İnsanlar çok hızlı aşık olup, aynı hızda unutup sonra tekrar aşık olabiliyorlar ve bu kısır döngüyü ise story atmadan duramıyorlar. Severken övmeyi bitiremediği insanı mutlu pozlarla paylaşıp, ayrılınca göndermeli storyler atıp daha önce hiç övmemiş gibi gömmeye bayılıyorlar. Ve bunu birden fazla kişiyle yapmaya devam edip hayat boyunca hiç akıllanmıyorlar. Aynı hataları yapıp farklı sonuç bekliyorlar. Ne kadar mantıklı değil mi?
Şimdi diyebilirsiniz ne yapsınlar bir daha sevmesinler mi? Sevsinler kardeşim sevsinler ama uzakta sevsinler. Aşkı storylerde, ayrılığı storylerde yaşamasınlar İnsanlara aşkı basit bir şey gibi göstermesinler çünkü aşk bu kadar basit değil. Çünkü aşkın ve ayrılığın storylere değil duygulara, sözlere, kaleme ve kağıda ihtiyacı vardır. Böyle olmasaydı eğer, ne Atilla İlhan "Ben sana mecburum bilemezsin" derdi severken, ne de Ümit Yaşar Oğuzcan " İnsan ayrılırken bile büyük olmalı" derdi ayrılırken. Çoğaltabilirsiniz örnekleri.
Kalmadı sanırım sevdasını yalnızca sevdiğinin gözlerinde yaşayıp, gözündeki sevda ışığını sadece sevdiğine gösteren insanlar. Kalmadı sanırım ne onurlu sevmeler ne onurlu ayrılıklar. Kalmadı sanırım storysiz Aşklar...
Kesinlikle katılıyorum. Özellikle birinci cümleye. Ben de anlatmaya çalışıyorum ama bana ebleh ebleh bakıyorlar. Şimdi ki hayat tarzı böyle. Burada katılmadığım tek şey aşk. Çünkü onların yaşadığı aşk değil, eğer onların ki aşksa asıl âşıkların ki ne?
Haklısın onların yaşadığı şey aşk değil lakin hem kendilerini böyle kandırmaları hemde bu duyguyu bilmeyen insanlara aşkı böyle lanse etmeleri üzüyor insanı..
Bundan yıllar yıllar önce ben henüz ilköğretim çağında iken okullara körler derneğinden ama(kör) abilerimiz ablalarımız gelirdi. Allah kulundan insani bir vasfını saklıyorsa veya alıyorsa yerine başka bir şey muhakkak koyuyor kanımca. İşte okulumuza gelen bu ama ablalara ve abilere de enstrüman çalma yeteneği veya güzel bir ses bahşetmiş Yüce
Öncelikle tebrik ediyorum sizi, güzel bir inceleme yazdınız. Bu kitabı çok gördüm ama hiç ilgimi çekmedi. Şimdi merak ettim doğrusu, okuma listesine ekliyorum. Teşekkürler...
O kadar çok anlaşılmak istiyoruz ki, o kadar çok istiyoruz ki derin kuyularımızda aslında yalnız olmadığımızı görmeyi. Bağırıyoruz avaz avaz, kimse duymuyor.. bir kimlik bulmaya çalışıyoruz önce bu kimliğe kendimizi inandırıp sonra başkaları inansın diye çabalayıp duruyoruz. O kimliklere inanıp o kimliklerin ardına sığınıyoruz. Bir kabul