İçimdeki vebayı bana tekrardan hatırlatan ve hala orada beni onunla mücadele etmeye davet eden bir kitaptı. Hepimizin içinde bencilliğimiz , korkaklığımız , hayatı bir yandan boşuna görürken bir yandan ölüm karşısında ki güçsüzlüğümüz , insan nefretimiz , kendimize nefretimiz , masum olmayan mutluluklarımız , şüphelerimiz , yalnızca kendi yankısından cevap bulacak çığlıklarımız...
Albert Camus yine kendi kemikleşmiş kimliğini sayfalara , sözcüklere sindirmiş. Hayatın tüm bu zorluğu, boşunalığı süratle devam ederken umudu asla kaybetmemek gerektiğini anlatmış. O çok önemsediğimiz canımızın ne kadar değersizleşebileceğini ve biz bu dünyadan varlığımızla yok olmuşken hayatın nasıl da her zamanki gibi akıp gittiğini, hiç var olmamışız gibi yaşamın , insanların bizi nasıl da kolay unuttuğunu anlatmış. Aynı zamanda genelde acılarımızı tek başımıza yaşıyorken bir topluluk olarak acı çekmenin nasıl olduğunu da göstermiş bizlere. Kitabın ana teması veba olarak görülse de asıl konu insanlığın hikayesi, insanlığın trajedisi...
VebaAlbert Camus · Can Yayınları · 202020bin okunma
Dönecek yer yok burada. Hiçbir şey söylemedim senle ilgili. Yalancı, hırsız, düzenbaz olduğunu söylemedim. Zaten artık burada bunların özel anlamları kalmadı. Öldürdüğün tek bir kişiyi biliyorum. Aynadaki yüzü bana benzeyen.
Aynadaki yansımasını kırarak onun kalbinin güzelliğindeki yansımayı lisan edinmişti.
Alfabesi güzel gözleri karşısında tükenmişti.
Diyecek sözü bulamadığı için ellerinden çıkarıp kendini alın yazısıni kalbinde ilan etmişti.