Mum yavaş yavaş söndü. Şimdi oda kapkaranlıktı. Sessiz ve duygusuz duvarlar, bu zifiri karanlık içinde sabaha kadar, kutsuz bir erkeğin, kahramanlığı dolayısıyla alay beği olan bir sipahinin, gizli bir Osmanoğlunun hıçkırıklarını dinlediler.
...... ve ölüm... Bu ikisini birden düşünmek ne kadar yakışıksız ve aykırı düşüyordu. ...... ölebilir miydi? ....... ölmüş müydü? Ya o billur sesi, hele o ışıklı gözleri ne olmuştu??
Gönül, kader adında
Bir tuzağa atılmış.
Gönül birçok duygudan
Ve oddan yaratılmış
Yasa neymiş, anlamaz;
Tasa çeker, inlemez,
Gönül ferman dinlemez,
Çünkü aşka satılmış.
Gönül için acı ne?
Her söz gider gücüne.
Gönüllerin içine
Biraz ağu katılmış...