İncecik bir kitaptır kürt dosyası. Daha fazla yazılmasına izin verilmemiştir çünkü. Uğur Mumcu'nun son kitabıdır, yarım kaldığı da kendisini okurken bile belli eder, kitap dersim harekatı icin verilen talimatlarla son bulur. Uğur Mumcu bu satırların daha fazlasını yazıp anlatamasın diye öldürülmüştür. Gelelim uğruna Uğur'umuzu kaybettiğimiz kitaba;
kitap, ilişkiler yumağı haline gelen meselenin özünde sorundan ziyade birilerinin istismarı olduğunu fark etmenizi sağlıyor. bu kitabı okuyup sorun olarak görenlerin çatışma iklimi için zihinlerde karanlık bölüm yaratmaya yönelik olduğunu söyleyebilirim. silahlı bir örgüt sorundur. örgütü kuranların anarşist sol oluşumlarla bağını ve devlette yuvalanan kendini devlet görenlerle işbirliklerine gerçekliğiyle karşılaşınca hala kürt 'sorunu' demek akıl dışılıktır.
kitap, belli bölümünün uğur mumcu ölümüne kadar yazıldığından geri kalan bölümlerin yayınlamak için farklı tarihlerde yazılarından oluşturulduğundan etkiyi azaltıyor. Yine de bunu bile yazmak içinde dağ gibi yürek lazımdı. uğur mumcu da olanından hani. ama işte bir kırık gözlük, bir keskin kalem yürekli yiğitlere yoldaşı olsun...
Kürt DosyasıUğur Mumcu · UM:AG Yayınları · 2015987 okunma
Öcalan burs bağlandığı dönemlerde 22 yaşındaydı. Öğrenci eylemine katılan öğrencilere burs bağlanması o gün için olanaksızdı. 1984 yılına kadar burs borcu ne Öcalan’dan istendi, ne kefillerden.
Gerilla savaşı devam ve istikrar kazandıktan sonra güven yavaş yavaş desteğe dönüşecektir. Mahir Çayan ve Deniz Gezmiş’in gerilla yöntemlerini birleştirmek gerektiği söylerdi. PKK’nın Çayan’ın liderliğindeki THKP-C örgütünün devamı olduğu ileri sürülecekti.
Neden iddianamede en ağır ceza istenen iki kişiden birine onbeş gün okuldan uzaklaştırma cezası verilirken aynı eylemden dolayı ayni iddianamede sunulan ve aleyhinde tanık ifadeleri bulunan Abdullah Öcalan'a en hafif ceza verilmişti? Metin N. Yalçın'a neden on beş gün okuldan uzaklaştırma kararı verilmişti de Öcalan'a aynı eylemden dolayı dikkat çekme cezası uygun bulunmuştu?.
Terör, kullanılan ile kullanılanın,korkutan ile korkutulanın birbirlerine karıştığı, kahramanlık yanı olmayan,kör ve iğrenç bir mekanizmadır.Teröristin de, karanlık emellerine yönelirken, çevresinde uyandırmak istediği kahraman görüntüsüyle gerçekte hiç bir ilgisi yoktur.
Tunceli'de her an ayaklanma bekleniyor, bir yandan seyit rıza, öte yandan General Alpdoğan, birbirlerinin adımlarını izliyorlardı.
İlk adımı kim atacaktı?
Arkadaşlar, güngörmüş Türk milleti, dünyanın en büyük devrimcisi ve Türklüğün büyük kurtarıcısı Mustafa Kemal'in çevresinde toplanıyor. Dışarıda kalmış Türkleri, ana vatan sevgi ile kucaklıyor.
(7.6.1934, TBMM, Naşit Hakkı Uluğ)
Türkiye'de topraksız köylülere toprak dağıtma konusu 1930'lu yıllardan beri hep gündemdedir. Sürekli olarak toprak ağalarının direnci ile karşılaşmış...
Diyarbakır Valisi Cemal Bey (Bardakçı), soygunların “yaşama duygusu ve endişesinden kaynaklandığı” kanısındaydı. Dersimlilerden silah toplamak, uzun sürecek bir gerilla savaşını başlatır; üstelik Türk kanı ve parası yok olurdu.
Çare neydi? Çare, okul açmak, yol yapmak, yöreye bayındırlık hizmeti götürmekti.