Doğa her zaman aynıdır, ama ondan geriye hiç bir şey kalmaz, görüş alanımıza girenden hiçbir şey. Bizim sanatımız unsurlarla bu sürenin parıltısını vermek olmalı, tüm değişimlerinin görünümünü. Bize onun tadını sonsuza kadar vermeli. Yüzeyin altında ne var? Belki de hiçbir şey. Belki her şey. Anlıyor musunuz?
hayal kurup bitiştirilmiş imgeler boyunca zaman ve uzayda somutlaştırılmış geçitler açanlar ve 2 görsel imge arasında ruhun başmeleğini kapana kıstıranlar ve doğadaki elementlerin özlerini birleştirip Pater Omnipotens Aeterne Deus’nun heyecanıyla coşup bir sıçrayışta bilincin ismini koyup çizgisini belirleyenler
sonsuzluğu bulmak için benim bir vizyonum ya da senin bir vizyonun ya da onun bir vizyonu var mı diyerek tüm ülkeyi arabayla yetmişiki saatte katedenler
Gece boyunca sihirli sözlerle esriyip sallanıp yuvarlanarak bir şeyler karalayanlar, tan ağarmasının sarılığında anlamsızlığın şiirini yazdıklarını görenler,
Allen’ın deliliğini psikanaliz sonlandıramazdı elbet, doktoru kendisine sürekli olarak “sen normalsin” diyordu; “Bingo! normalim” dedi Allen, o zaman durum çok basit, “ben normal olansam dünya delirmiş durumda.
saatlarını çatılardan fırlatarak zaman dışı sonsuzluğu seçenler & sonraki on yıl boyunca her gün çalar saat sesine uyananlar,
art arda en az üç defa bileklerini kesip de başarılı olamayan ve vazgeçip mecburen içinde yaşlanıp mızmızlanacakları bir antikacı dükkânı açanlar,
kurşuni dizelerin patlamaları & cepleri dolmuş modacıların kafa ütüleyen safsataları & reklamcılığın ibnelerinin nitrogliserin çığlıkları & zeki editörlerin fesatlığının zehirli gazında Madison Avenue’da uyduruk elbiseleri içinde yanarak tükenenler, ya da Mutlak Gerçek’in taksicilerinin sarhoşlukla çarpıp yere devirdikleri,
VVilliams’ın taklide dayalı olmayan gerçekliği, onu diğer iki şaire
yaklaştırır: Jorge Guillen ve Francis Ponge. (Burada da ,etkilenmelere değil, rastlantılara işaret ediyorum.) Jorge Guillen’in bir dizesi, onların simgelere duyduğu ortak tiksintiyi dile getirir:
“Tanrısal bir amaç olmaksızın cıvıldıyor küçük kuşlar” Tanrısal amaç ortadan
Bir zamanlar fıstık ezmesine ev sahipliği yapan cam kavanoz
Şimdi için de güneşten bükülmüş bir çiçekle duruyor mutfakta,
Dolabın kapısıysa açık-acmistim bir ara, sanki benim için bekliyor açıkça-sahibini.