Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Belçika’nın başkenti Brüksel’in Molenbeek semti işsizliğin, eğitim seviyesinin düşüklüğünün, uyuşturucu kullanımının yaygın olduğu bir göçmen semtidir. Belçika’dan IŞİD’e katılan 553 teröristin 472’si Molenbeek mahallesin- den katılmıştır. Şimdi ise Türkiye’nin birçok kentinde Suriyelilerin hâkim unsur olduğu Molenbeek mahalleleri büyümektedir.Cübbeli Ahmet, Suriye’den gelen selefi grupların Türkiye’de örgütlenmelerinin ve silahlanmalarının oluşturduğu tehdidi gündeme taşıyarak, söz konusu tehdidin sadece bu satırların yazarı tarafından dile getirilmediğini göstermektedir. Tür- kiye, adeta kendisini havaya uçuracak sosyal mayın tarlasını kendi eli ile kendi içine döşemektedir. Yarın bu gibi olaylar daha da sıklaşınca hiçbir siyasetçinin veya güvenlik bürokratının “Ben bilmiyordum, çok şaşırdım” demeye hakkı olmayacaktır. Zira bütün bu gelişmeler, hepimizin gözü önünde gerçekleşmektedir.
Zorlama olmuş gibi
Suriye’de iç savaş bittikten sonra Şam’da hangi hükûmet iktidarda olursa olsun, AKP hükûmetinin 2011-2019 arasındaki politikalarının intikamını al- mak için Suriyeliler arasında Arap milliyetçiliğini kış- kırtacak, Türkiye’yi istikrarsızlaştırarak Türkiye’den toprak koparmaya çalışacaktır.
Reklam
Türkiye, Arap istihbarat servislerinin cüretkâr operasyonlarının alanı hâline gelmeye başladı. İşte, Suudi istihbaratının Türkiye’de bir gazeteciyi öldürmesi bunun en açık örneğidir.
din kardeşleri!
Suriyeli sığınmacıların gelişi ve Suriye iç savaşı sırasında Selefi örgütlere Türkiye’de sağlanan kolaylıklar Hanefi-Maturidi ve Alevi-Bektaşi çizgilere karşı sözde “cihatçı” Selefi çizginin ülkemize sızmasına ve gelişmesine neden olmaktadır. Yapılan araştırmalar selefiliğin Türkiye’de hızla yayıldığını göstermektedir. Suriye iç savaşı sonrasında sadece Türkiye’de değil, Almanya’da bile selefilik Suriye kaynaklı olarak güçlenme kaydetmiştir.Avrupa’yı dahi etkileyen selefi gelişim ne yazık ki Türkiye’de de etkili bir gelişim süreci içerisindedir. İçişleri Bakanlığı’nın yaptırdığı araştırmalar selefiliğin yayılma hızını göstermektedir. Devlet, bu tehlikeli sürecin farkındadır ve izlemektedir. Ancak güvenlik ve istihbarat bürokrasisi sosyolojik süreçleri izler, ancak tamamen durduramaz.
Çünkü Batı dünyası stratejik planlamaları çok uzun vadeli yapmakta ve sonra bunları zamana yayarak, uygun dönemler oluşturarak ya da uygun dönemler oluştuğu zaman ortaya çıkan fırsatları değerlendire- rek yaşama geçirmektedir.
2001 senesinde MHP milletvekili olan Meral Akşener, dönemin Dışişleri Bakanı’nın ricası ile eski İçişleri Bakanı kimliğinden ötürü Avrupa Parlamentosu’nda küresel ısınma ve göç konulu bir toplantıya Türkiye’yi temsilen katılmıştır. Toplantıda Avrupalıların savunduğu görüş “Dünyanın değişik yerlerinden gelip bir kısmı Türkiye üzerinden Avrupa’ya gelen göçü Türkiye’de durduralım. Türkiye durdursun ve geri yollasın” şeklinde belirginleşmiştir. Akşener’in “Kim maliyetleri karşılayacak?” sorusuna ise Avrupalılar cevap vermemeyi tercih etmişlerdir.
Reklam
Mayınlar 1954’te döşenmiş.
Mayınların sökülmesi politikası, K.M. Greenhill’in stratejik göç mühendisliğini tanımlarken ifade ettiği: “..., hatta normalde kapalı olan sınırların açılıp basit- çe geçişin kolaylaştırılması...” cümlelerini anımsat- maktadır. Gerçekten mayınlar sökülmeden önce Tür- kiye-Suriye sınırını geçmek çok zor ve riskli iken ma- yınların sökülmesinden sonra bu bölge, sadece sı- ğınmacılar için değil, dünyanın dört bir yanından ge- len teröristler için de kolay bir geçiş güzergâhı haline gelmiştir.
ihtimal vermiyorum.
Uluslararası Kriz Grubu tarafından açıklanan rakamlara göre sadece 2017 yılında Suriyeliler ile Türk vatandaşları arasında 181 şiddet olayı gerçekleşmiş ve 35 kişi hayatını kaybetmiştir.Öte yandan 2011’den Haziran 2020’ye kadar Suriyelilere yönelik toplam 141 toplu saldırı ve şiddet eylemi gerçekleşmiştir.Bunlar, ısrarla dikkat çektiğimiz ateşlenmek istenen iç savaşın uzaktan gelen ayak sesleridir.
Türk vatandaşlığı verilenler ile birlikte kayıtlı 3 milyon 900 bin Suriyeli Türkiye’de kalır ise Cumhurbaşkanlığı tarafından Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Merkezine yaptırılan araştırmanın ortaya koyduğu 5.3 ortalama doğurganlık hızı üzerinden hesaplandığında 2040 yılında bu sayı 11 milyon 300 bini aşacaktır. Bu sayı, 2040 yılındaki Türkiye nüfusunun yaklaşık %12,15’ini teşkil edecek. 2040 yılında Türkiye’deki her 9 kişiden biri Suriyeli sığınmacı olacak.
Afganistanlılar Türkiye’ye gelen en fakir ve eğitim- siz grup. Birçoğunda Hepatit-B, tüberküloz çok yaygın. Sivas’ta bir Afgan’da cüzzam bile tespit edildi. Afganlar çok büyük bir sağlık tehdidi oluşturuyorlar. 2 sene sonra Türkiye’de ortaya çıkacak büyük sağlık sorunlarını uluslararası kuruluşlar bekliyorlar. Afganların Türkiye için oluşturduğu bir diğer tehdit de beraberlerinde başta eroin maddesi olmak üzere uyuşturucu getirmeleri. Ve Türkiye artık uyuşturucuda transit ülke olmaktan çıkıyor, bir hedef ülke ve pazar haline geliyor
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.