seviyordum o'nu, o'nu rüyamda gördüğüm kendi çaresiz, acınası görüntümü sevdiğim gibi, bu görüntünün utancı, öfkesi, suçu ve hüznü ile boğulur gibi kederle ölen yabani bir hayvan karşısında utanca kapılır gibi, kendi oğlumun arsızlığına öfkelenir gibi, kendimi aptalca bir tiksinti ve aptalca bir sevinçle tanır gibi seviyordum; belki de, en çok böyle: elimin kolumun bir böcek gibi boşu boşuna kıpırdanışına alıştığım, aklımın duvarlarında her gün yankılanarak sönen düşüncelerimi bildiğim, acınası gövdemden çıkan nemin benzersiz kokusunu, bitkin saçlarımı, çirkin ağzımı, kalemimi tutan pembe elimi tanıdığım gibi.
hikayemdeki gibi tuhaf ve şaşırtıcı olanı aramalıymışız; evet, dünyanın bu bıkkınlık verici sıkıcılığına karşı yapabileceğimiz belki de tek şey buymuş; bunu, hep aynı şeylerin tekrarlandığı o çocukluk ve okul yıllarından beri bildiği için, hayatta dört duvar arasına kapanmayı aklına bile getirmemiş; bu yüzden bütün ömrünü gezilerde, bitip tükenmeyen yollarda hikayeler arayarak geçirmiş. ama, tuhaf ve şaşırtıcı olanı, dünyada aramalıymışız, kendi içimizde değil! kendi içimizdekini aramak, kendi üzerimizde o kadar uzun boylu düşünmek mutsuz edermiş bizleri. benim hikayemde insanların başına gelen de buymuş işte: bu yüzden kahramanlar kendileri olmaya bir türlü katlanamıyor, bu yüzden hep bir başkası olmak istiyorlarmış.
o'nu bir daha unutamayacağımı, bunu da beni hayatımın sonuna kadar mutsuz edeceğini de o zaman açık seçik anladım; hiçbir zaman tek başıma yaşayamayacağımı biliyordum artık.
sizin aklınıza gelen ilk şekliyle, sadece insanlardan uzaklaşmak değil, kendi kendimden de uzaklaştığım ve kendi kendimi dışarıdan, bir yabancı gibi seyrettiğim bir hali arzuluyordum.
hayatım boyunca nasıl davrandıysam aynı şekilde yaşamama rağmen kendimi tanımlayamıyor, başkalarının beni gördüğü gibi göremiyor, bedenimi önüme koyup didik didik ederek, onu başkalarının gördüğü gibi görmeye çalışıyordum.
bu içimdeki yabancıya nasıl katlanacağım? aynı zamanda "ben" dediğim yabancıya? onu nasıl görmezden geleceğim? nasıl bilmezden geleceğim? nasıl ona mahkum halde yaşayacağım veya onu nasıl içimde taşıyacağım, başkaları dışarıdan gözlerini dikip bakmaktayken?