Yaşananların ardından yaşadığın şehirden fersah fersah uzaklaşsan da hafıza denilen meret sana hiçbir şeyi unutma imkânı vermez. Aksine seninle birlikte sürüklenir her bir hatıra, birkaç eşya ile sıkış tepiş doldurduğun valizine çöreklenir. Yasemin, Ali ve Eren yaşadıkları olayların ardından bir eksik olarak güneşin yüzünü göstermediği Berlin'e gidiyorlar. İstanbul'un onlarda bıraktıkları hatıralar buruk, acı, trajik ve kayıp. Kaçıyorlar tüm yaşanmışlıklardan ama öğrenecekler ki Berlin'e kaçmak için değil kendilerini bulmak, unutmak istedikleri hatıralara daha sıkı sarılabilmek için bu uzaklık. Berlin'e sığınsalar bile üçününde hayatında kalıcı izler bırakan hatıraları var. Yasemin, hayatı boyunca hep sevdiklerinin yokluğu ile sınanıyor. Tam çoğalacağım, yeni bir 'umut' doğuyor derken bu kez geri dönmemecesine hayata karışıyor. Ali'nin de hayatında kaybı var ama gruba dahil olduğu gün hayatlarını değiştiren ve hep dinleyen. Eren, üretken bir yazar olarak yaşananları unutmamak için kaleme alan ve sonunda grubu ikiye bölen.
Geçmişin hayaletleri yakalarından düşmüyor. Eren, yaşadıklarını kaleme alarak ölümsüzleştirirken elinizde tuttuğunuz kitaba dönüşüyor hikâyeleri; Biz Burada İyiyiz. Barbaros Altuğ, arkadaşlığın birleştirici ve iyileştiren yönünü gösterirken Gezi Parkı olaylarını da hikâyesine yediriyor. Samimi bağlardan, politik olaylara hayatın içinden bir eser sunuyor. Okurken okuru kendi gençlik yıllarına götürüyor, eksikleri, fazlalıkları, unutulmaya yüz tutmuş ama hala belleğimizde taze bir şekilde yerini koruyan hatıraların peşine düşürüyor. Canıgönülden tavsiyemdir.