Beynin yakıtı glikozdur. İnsan bedeni glikozu depolamaz, ihtiyaç hâlinde üretir. Bu üretim işlemi yaklaşık 20 dk sürer. (3-4 saat yetecek kadar)
Kitap okurken, cânım beyin kıvrımlarımız, gözlerimizin gördüğü harfleri mikrosaniyeler içinde deşifre edip görme merkezine iletir. Harflerin her biri orada hece, kök, sözcük, cümle ve paragraflara dönüştürülür. Beyin tüm bunları yaparken bir yandan da işimizi kolaylaştırmak adına okuduklarını gözümüzde canlandırmaya çabalar. Yine metnin kalanıyla ilgili olasılık hesaplamalarına gider, bazen duygularla bazen geçmiş kayıtlarla bağ kurar, vesaire...
Her ne kadar kitap okurken fiziksel durağanlık içinde olsak da tüm bu analitik işlemler zinciri esnasında çok fazla ve çok hızlı çalışan beynimiz, yüksek oranda efor sarf eder. Var olan glikoz kırıntıları, kitap okumaya başladıktan sonra max.5 dk. içinde tükenir. Dolayısıyla organizmada şiddetli bir şekilde glikoz ihtiyacı hasıl olur; minnak beyin hücrelerimizi bir telaş alır. "Glikoz da glikoooz!!!" diye ortalikta 3,5 atarlar. Beyin bu ihbarı alınca derhal ön panele 👀 güvenlik şeridi çeker, işi yavaşlatır. (Uykumuzun geldiğini zannettiğimiz andır. 😴💤 ) Zira o an zihnin öncelikli işlevi kitap okumak değil, okuduğunu yorumlayabilecek glikozu üretmek olmuştur.
Hemen kalkıp 1 kaşık 🍇 pekmezi veya hurma, kuru incir, kayısı kurusu vb. yer ve birkaç adım atarsanız glikoz deponuz 20 dk.dan daha hızla dolmaya başlar, dolunca da geçici uyku hâli yok olur, 🤓 gibi bakarsınız.
Not : Uykusuna yenik düştüğü için kitap okuyamayan birey yoktur; beyninin glikoz üretimini beklemeyen/desteklemeyen birey vardır. 😉😉