Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“ Faili meçhul cinayetin prova öncesi “ …. Cesedime suni teneffüs yapılırken Yürek damarlarımda aşırı dozda rastlanılan Yalnızlığına inat Gözlerim hep aynı saatte “ Sana “ tehirli kalıyordu.
“Artık hiç bir şey eskisi gibi değil. Ben de öyle. Çok dikkat etmiyorum uzun süredir kendime. Kılığıma kıyafetime… Çorapsız da basıyorum artık yere. Eskisi gibi de korkutmuyor beni ne grip ne nezle. Nâne limonun iyi gelmediği daha büyük sıkıntılarım var herkes gibi benim de. Takılmıyorum artık şu her kış ve bahar şişen bademciklerime. Çok sıcak yada soğuk şeyler yiyip içmem, hepsi hepsi bir kaç gün gene. Olur biter Geçer gider. Ama canımı yaka yaka yutkunduğum şeyler var. Olup bitmeyen, Geçip gitmeyen. Zaman zaman yine uykusuzluk çekiyorum ama… Çokta takılmıyorum artık bu uyku konusuna, Uyuyunca geçmeyen şeylerin olduğunu anladığımdan bu yana..” — Câhit Sıtkı Tarancı
Reklam
En güzel bir yüze bir iskelet ifadesi vermek için iki gecelik bir uykusuzluk, bir sevgiyi alışverişe çevirmek için birkaç paket iskambil kağıdı, en zarif bir adamı bir dilenciye döndürmek için üç yüz elli liralık bir borç kafiydi. — Kiralık Konak, Yakup Kadri Karaosmanoğlu
ÜNLÜ MÜ ÜNLÜ 16 Yazarın “HADİ CANIM!” DİYECEĞİNİZ ÖZELLİKLERİ Ben yazılanların yalancısıyım:)) 1)Doğa tasvirli şiirlerin şairi olarak bilinen Schiller’in tüm bu eserlerini ,üzerinde sinekler uçuşan çürük bir elmayı koklayarak yazması gerçekten ilginç. Ama daha da ilginci var. Ünlü şair yazmak için elmanın kâfi gelmediği zamanlarda banyoya
PERŞEMBE Otobüs beklerken yaktığım sigara boşa gitti. Okulun arka bahçesinde gizli gizli içtiğimiz sigaranın tadındaydı oysa… Bana eskiyi hatırlatacak her şeyim var bugün. Gözümü kapasam denizler, dalgalar, yoldan geçen dört kişi, ben balkonda, elimde okuyor gibi göründüğüm kitap, orta oda, uyku, uykusuzluk… Hepsi aklımda. Uzun paçalı pijamam, kırmızı rujum, uzun saçım, sokak köftecisi… Hepsi yan yana dizilmişler, bakıyorlar Perşembe perşembe…
Doğduğunda herkes ağlarken ben esnemişim galiba, hep bi uykusuzluk.. Baho
Reklam
Gök kesildi Ben, atların kartalların ve cümle yeraltı hayvanlarının özgürce dolaştığı coğrafyalardan geldim. Ben bir çiçekli bozkırın, kara ormanların hırıltısıyla uyuyup, uyandım. Ben kabul edildim ve tanrıların evlerinde dolaştım, büyük denizcilerin rüzgârları yüzümü okşadı. Ben, heybetine türküler yakılan dağlarda koştum. Ben o dağları
30-35 saattir hiç uyumadım, geceden beri ciğerime batan mısralar var. Bir şairden işitmiştim, "Bilirim kim dokunsa şiire Eline bir kıymık saplanacak." Kıymık sancısını bilmeyen için pekte bir anlamı olduğunu sanmıyorum bu sözlerin. -Dayanamadım sancıya; sırtıma çantamı takıp, bisikletime atlayıp plan kurmadan rota çizmeden biryerlere, (neresi olduğu fark etmez, kendimden uzak bir yerlere) gitmek istedim. 1-2 km ha gittim, ha gitmedim. Uykusuzluk gafil avladı beni, semtimden dahi çıkamadım. Her yanda geçmişten gelen Keşkeler, gözlerini üzerime dikmiş sataşıp duruyorlar. Var mı kendimizden kaçacağımız bir köşe?
Osman
Osman
Kinyas ve Kayrada 250. sayfadayım , kalbim atıyormu ? canımmı acıyor ? yoksa korkuyormuyum ? uykusuzluk insana kendini unuttururmu ? canileştirirmi ? Biraz ara vermeyi düşünüyorum ama yapamıyorum. çok fazla etkilendim. Nerdeyse Rabbimden onlar için af dileyeceğim ; akıl vermesini isteyeceğim. Kimsenin karşışına böyle insanlari çıkarma Allahım diye dua ederken buluyorum kendimi . Sizce normalmi ? Yoksa ben mi anormalleştim Kinyas ve Kayrayla :)
Reklam
Sadece tek bir an sürecek sonra, sonrası yok....Acı yok hüzün yok uykusuzluk yok bağlılık yok aşk yok hüzün yok keder yok dert yok tasa yok. Tek bir an sürecek ve her şey bitecek...
Gunduzleri yasadiklarim geceleyiri uykusuzluk olarak geri donuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.