Uyuyamamak ile uyumamak farklı şeyler.
Uykusuzluk korkusu olanlar konuşur da konuşur.
Uyuyamayan farklıdır, uyumayan farklı.
Yeni bir günden korkan uyumaz mesela. Ne kadar dibe batsa da meçhul sabaha habersiz yakalanma korkusu vardır. Acaba yine ne olacak korkusu vardır. Belki psikolojik süreçler. Uyumayan 'Hiç olmazsa bildiğim sıkıntılarla takılayım...' der ve uyumaz.
Uyuyamamak edilgen ama uyumamak etkendir.
Uykusuzluk insana böyle sorular sorduruyor işte, hiçbir mantığı yok, yine de devamlı sormak istiyorsun çünkü uyuyamamak, sormak demek; insan yanıtını alsa uyuyacak.
İlkbahar tabiatın bir doğum vakasıdır. Bana öyle gelir ki her ağaç -bize belli etmemekle beraber- tomurcuk verip çiçek açıncaya kadar sancı çeker. Nihayet tertemiz yavrularını kucaklayıp okşamak ve nazlı nazlı sallanan narin beşiklerinde gülücüklerini seyretmek insanlara düşer. Şu var ki, o insanların aynı mevsimde kıvrandıklarına ve bir kısmının zıvanadan çıktıklarına şüphe yoktur. Hatta çoğumuzda galiba tıbbın da kabul ettiği birkaç hastalığı vardır. Baharda uyku kaçması, uyuyamamak
bunlardan biri değil midir ve uykusuzluk da bir bakımdan
psychiatrie çerçevesine giren hastalıkların arazlarından sayılmaz
mı?
Uykusuzluk insana böyle sorular sorduruyor işte, hiç bir mantığı yok, yine de devamlı sormak istiyorsun çünkü uyuyamamak, sormak demek; insan yanıtını alsa uyuyacak.
"Uykusuzluk insana böyle sorular sorduruyor işte, hiçbir mantığı yok, yine de devamlı sormak istiyorsun çünkü uyuyamamak, sormak demek; insan yanıtını alsa uyuyacak."