Remarque’ın Tanrının Gözdesi Yok kitabını açar açmaz karşıma çıkan o cümle;”belki de mutluluk bir iğnenin ucunda dans etmektir.”
Çoğumuza uzak görünen, sürekli ulaşmaya çalıştığımız, hayatımız boyunca belki de yaptığımız her şeyi ona erişmeye endekslediğimiz muazzam ve ütopik duygudurumu…
mutluluk…
Belki de celladına aşık bir mahkum gibiyiz mutluluk karşısında. Bize acı verecek, sonumuzu getirecek belki de ama biz ısrarla peşinden gitmeye, onu yakalamaya çalışmaya devam ediyoruz, arsızca, yorulmak nedir bilmeksizin…
Mutluluğa ulaşmakla hayatımızda yaşanabilir bir noktaya erişeceğimiz düşüncesi zerk edildi ruhumuza. Ama belki de mutluluğa ulaşmak değil, mutluluğu arama arayışı yaşanabilir bir noktaya taşıyacak bizi. Veya bir noktaya ulaşmak isteyen kim, diyebilir de insan. Belirsizliğin ortasında dolanıp durmak belki de asıl mutluluk, diyebilir.
İğnenin ucunda dans etmeyi isteyecek kadar, mutluluğun verdiği acı verici hazzı yaşayacak kadar cesaret, mutluluğa ulaşma yolunda çaba harcayacak kadar umutla dolsun içimiz… veya mutluluğa ulaşmaya dair o doymak bilmez istekle dolup taşan insanlardan uzakta haz veren mutsuzlukla sürsün yaşam dediğimiz o küçücük an…