Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Mina Sönmez

Mina Sönmez
@uzaydakiyorumcuhayalet
Bursa
106 okur puanı
Şubat 2019 tarihinde katıldı
Ben su vârisiydim. Hatalı olan. İstenmeyen ve nefret edilendim. Adını bile duymadığım bir savaşın kaybedeniydim. Ve unutulan , tüm dünyada unutulandım.
Sayfa 85 - Martı yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Beni bu dünyaya bağlayan en büyük tutku gökyüzüydü. Kendimi yıldızların büyüsünden ve oradaki büyük gizemden hiçbir zaman alamamıştım. Bana kalırsa gerçek sihir gökyüzünün kendisiydi.
Sayfa 11 - martı yayınlarıKitabı okudu
Dünyadaki en rahatsız edici sesi kendi içimizde taşırız. En ince sinirdir vicdan. Varlığı sana, yokluğu başkasına ağırdır. Güçlüdür. İnatçıdır. Vicdanın seninle konuşmaya başladığında bütün sesler geride kalır. Sen ona kulak verene kadar susmaz, durmaz , içini kemirir. O ses , ayakkabının içindeki taş gibidir. Seni rahatsız etse de yok saydığın, durup çıkarmak için zaman kaybetmek istemediğin bir şeydir… Ta ki sonunda pes edip durman ve onu atman gerektiğini kabullenene kadar böyle devam eder…
Sayfa 264 - renkitapKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Oydu. Gözlerini bulduğum an salon, süsler , kalabalık , her şey yok oldu. Kusursuz lacivert takım elbisesi içinde , saçlarına şekil verilmiş, yüzü pürüzsüz , adımları sağlamdı. Şu an tepeden tırnağa Emir Hanzade’ydi. Önceden neyse şimdi de oydu. Bakılasıydı, aşık olunasıydı. .. “İşte, Romeo orada” .. Gülün adı değişse bile kokmaz mıydı aynı güzellikte? Romeo’nun adı da Romeo olmasaydı , kusursuzluğundan hiçbir şey kaybolmazdı. Emir oydu. “O” kişiydi. Herkesin kendini bulacağını umut ettiği ,var olduğuna inandığı o doğru insan. O kişi benim için ‘Emir’di. Yanlışların içinde olsa bile gözlerinde doğruyu bulduğumda.
Sayfa 250 - renkitapKitabı okudu
“Ben… değiştim, “ dedim, söylediğime gerçekten inanarak. “İnsanlar iki şekilde değişir , Chico. Ya erdiklerinde ya da kalpleri kırıldığında. Sen hangisisin? Ermiş misin , yoksa kalbinin içine edilmiş biri misin?” “İkisinden de biraz…” “Seviyor musun hâlâ?” “Bunu daha önce birine söylemiştim. Ya bir kere çok seversin ya da hiç sevmezsin.” “ Zamanında çok mu sevdin?” “Hala o zamandayım.” “O zaman sevgin ne zaman bitecek dersin?” “Tahmin etmek zor. Ne zaman öleceğimi bilmiyorum.” “Demasiado dramâtico!”
Sayfa 108 - renkitapKitabı okudu
Reklam
Kal dese kalamazdım. Sanki git dese gidebilecekmişim gibi.
Sayfa 360 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
"Yabancıları sevmediğiniz duymuştum." ... "Galiba bir yabancıyı seviyorum." Tam gözlerimin içine bakarak demişti. Cevap vereceğim sırada karnımın guruldamasıyla Park Soo Yun, tüm ciddiyetini bozarak kahkaha attı. " Sen inanılmazsın, Masal!" " Dudakların köfteye benziyor. Baktıkça acıkıyorum!" diye bağırdığımda kahkahası kesilen Park Soo Yun'un gözleri koyulaştı. " Duydun değil mi? İşte ben böyleyim. İçimden söylemek isterken öfkeyle pat diye dışımdan söylerim. Sen ve ben farklıyız, bir araya gelmemiz bir facia olur." ..... "Canımı okumanı istiyorum, Masal Okur. Seninle birlikte o faciayı yaşamak istiyorum."
Sayfa 344Kitabı okudu
Su ve ateş gibi. Ve burada ateş olan bendim. Dengesizdim, neye parlayacağım tahmin edilemezdi. O daha çok su gibiydi. Dingin görünse de ansızın hırçınlaşıp tamamen değişiyordu. Ateş ve su ne kadar zıttı? Sadece element olarak mı farklıydı, yoksa yaratılış olarak mı? Ya da yaratılış olarak zıt görünüp ikisi de birbiriyle uyumlu olabilir miydi? Başımı sallayıp bunu düşünmeyi durdurdum. Doğadaki denge zıtlıklardan oluşurdu, zıt kutuplar birbirini çekerdi. Bay Park'la kavga etmekten vazgeçmeli ve daha olumlu yaklaşmalıydım. Bir yerden sonra aramızdaki sıkıcı uyum birbirini iterdi.
Sayfa 290Kitabı okudu
"Gerçekten çok zor birisin, biliyorsun değil mi? Küçükken nasıldın merak ediyorum, hep böyle asi miydin? " "Evet, sanırım öyle. Kız gibi yetiştirilmedim." "Bebeklerle oynamadığını, beyaz atlı prensin gelip seni bir kuleden kurtarma hayalini kurmadığını mı söylüyorsun yani?" Kahkahayı bastım. " Benim beyaz atlı prens tarafından kurtarılmak gibi bir hayalim hiç olmadı. Ben kendi atımı sürebilmeyi hayal ettim."
Sayfa 215 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
Dante karşıma çıkana kadar aslında bir kısırdöngünün içinde yaşadığımın pek farkında değildim. Hayatım, gömleğin yanlış iliklenen düğmeleri gibiydi ve artık onları doğru iliklemem gerekiyordu.
Sayfa 162Kitabı okudu
Reklam
Zeytinyağını tadarken gerçekten de bizimkinin neredeyse çok benzeri bir tat aldım. Bu sırada Dante'nin gözleri benimkilerle buluştu ve " Benzerliği anladın mı?" dercesine gülümsedi. Haklıydı, yağlarımız birbirine kesinlikle benziyordu. Bu inanılmazdı, kilometrelerce ötede, başka bir ülkenin, başka toprakların ve ağaçların verdiği zeytinden çıkan yağ benimkiyle aynıydı.
Eğilip toprağı avuçladım. " Ne yapıyorsun? " diye sordu bana tuhaf şekilde bakarken. "Dedem, ' Eğer toprağına güzel bakarsan o da sana güzel bakar,' derdi. Yani biz büyümesi için elimizden geleni yapar, ilgimizi sunarsak o da verdiklerinin karşılığını bize sunar. Tıpkı bir annenin yavrusunu kucakladığı gibi şefkatle kucaklar. Eskisinden daha güçlü şekilde büyüyecekler, buna kalpten inanıyorum," dedim.
Sayfa 98 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
" Burası, bu ağaçlar sahip olduğum en değerli şey. Bu dünyada aslında çok yalnızım ama bu ağaçlar yalnız olmadığımı, köklerimin olduğunu hatırlatıyor."
Sayfa 43 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
- " Kitaplarla konuştuğunu biliyordum ama seni dinlediklerini fark etmemiştim." - " Dinlemekten daha fazlasını yapıyorlar."
Sayfa 450 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
" Bilginin her zaman tehlike yaratma potansiyeli vardır. Bütün kılıçlardan ya da büyülerden daha güçlü bir silahtır."
Sayfa 232 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
106 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.