sonra o bilindik hasan gülümsemesiyle gülümsedi, köşeyi dönüp gözden yitti. onu bir kez daha böylesine tasasız, böylesine içten gülümserken ancak yirmi altı yıl sonra, solmuş bir polaroid fotoğrafta gördüm.
ama şimdi ben senin için açtığım bu defteri yine senin için kapatıyorum. sen de git istersen.
ben yokken iyi bak ama kendine. yanıbaşında duran her şeye iyi bak. çiçeğine iyi bak. ellerine, babanın gözlerine, annenin yüzüne, gökyüzüne.