Nikola Vaptsarov’un kısa yaşam öyküsü, yirmi altı seçilmiş şiiri, röportajları ve hayatından kareleri içeren biyografi tadında bir eser.
Vaptsarov’u Sofya edebiyat çevresindeki öteki şairlerden ayıran en önemli özellik işçi oluşudur. Kasabalıdır ve parti görevlisi olduğu son iki yılını saymazsak, hep işçi olarak çalışmıştır. Şiirlerinde kavga ve inanç kavramları oldukça baskındır. Vaptsarov, 23 Temmuz 1942’de kurşuna dizilerek öldürülmüştür. Bu kitap 1980 basımı ve basıldığı yıl Bulgaristan Halk Cumhuriyeti Devlet Konseyi Başkan Yardımcısı Georgi Cagarov kitabın önsözünde: “şair gerçeği konuştukça, öteden beri tiranlar için her zaman tehlikeli bir kişi olagelmiştir” der ve Vaptsarov’u, Nazım Hikmet’in ruh, ülkü ve şairsel kardeşi olarak tanımlar.
Kitap, basım ve çeviri olarak oldukça iyi. Son bölümünde Bulgar edebiyatında önemli yere sahip olan isimlerin görüşlerine de yer verilmiş, keyifliydi.
“Çocuklar bakmak için resimlerine
Sonundan başlar ya bir kitabın,
Ben de öyle bakıp geleceğe
Düşler kurmak istiyorum bugün.
Neden olmazmış?
Şükür düşlere sansür yok.”
“Ve anlamıyorsun
Rahatlık kıskanılır bir şeydir artık
Şimdi kof bir üzüntüyle dolanıp durmak
Utanılasıdır benim için
Ve ağlaşmak
İspanya’da bir şövalye ölüyor diye
Neden?”
“Anımsıyor musun
Nasıl çabucak
Bizi hayatın kapanına kıstırdılar.
Kendimize geldik
Geçti.
Çok fena bağlanmıştık.
Kafesteki hayvan gibi
Aç aç parlıyordu gözlerimiz
Ve aranıyordu
Merhamet dilenip.”