“Sadece aklın istikametinde hareket edersen insanlardan uzaklaşırsın. Duygularınla hareket edersen sürüklenirsin. Ruhunu açarsan ve dilediğin gibi yaşamazsan sıkışırsın. Nasıl bakarsan bak, insanlarla yaşamak zordur.”
Ondan haber almak istiyordu, ona ulaşmanın hiçbir imkânı olmadığı hâlde. Onunla mutlu olabileceğine inanıyordu, artık bir araya gelmeleri imkânsız göründüğü hâlde.
Kilonuzla dalga gecmeyen adamları sevin, sabah uyandığınızda yeni çıkmış sivilcenizden iğrenmeyen, sacınızda üç beş beyaz görüp alaycı bakışla yaşlandığını söylemeyen, kalınlaşan belini dert etmeyen, size cinsel obje dışında bakabilen, kapanamadın atanamadın zayıflayamadın hayıflarında bulunmayan, güzel yemek yapıyorsun neden beceriklisin bana kilo aldırıyosun gibi saçma salak ota çöpe bahane bulup sizi terkeden değil bir lokmayı huzur içinde yiyebileceğiniz adamları sevin. Böyle adamlar sekilciliğin dünyevi boyutundan çıkmış, ruhani doyumun olgunluğuna ulaşmış adamlardır. Ne güzeldir böyle adamlarla yaşlanmak ve ne kadar şanslıdır onlara rastlayan kadınlar...
Jane Austen un Kadın karakterlerinden Anne ile beraberiz.Dönemin kadın sıkıntılarına yönelen Jane burada daha naif biri çiziyor bize.Henüz çok gençken çevresinin etkisi ile daha alt statüde olan sevdiceğinden ayrılan Anne yıllar geçmesine rağmen hiç kimse ile evlenmiyor.Yani Sezen Aksu’nun da dediği gibi “Ama gezdirmem de gönlümü ,gider acımı çekerim”diyor.Bu arada yaklaşık sekiz buçuk yıl sonra eski sevdiği Wentworth tekrar çıkıp geliyor ama bu kez oldukça saygın,elit ve zengin.Ama Anne bunlardan etkilenen biri değil.Bu arada başka bir talibi de var ama Anne in amacı gerçek aşk .Tabi Wentworth ün kırık kalbi düzelirse.Kulağa kadın romanı gibi gelebilir ama erkeklerin de okuyup kadın ruhunu anlaması için okuması gerekli bir kitap! Bu kitap sayesinde Jane ile oturup konuşmuş gibiyim .Onunla olmak güzel!
İknaJane Austen · Oda Yayınları · 20122,729 okunma
Ne var ki devreye soktuğu bütün mantıklı yaklaşımlara rağmen duyguları sekiz yıl boyunca baskı altında tutmanın pek fazla işe yaramadığını da kabul etmek zorundaydı