Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yaşam bi tercih meselesi bana göre nasıl yaşayacağını insan birazda kendi belirler. Yalnızlığı sevmeyen kendini sevmiyordur. Başkasıyla var'olma gayesi kendine yetemediğindendir. Elbet zaman zaman insan insana gerek duyar ama bunu ihtiyaç, varoluş çabası haline getirmesi kendi eksikliğindendir, kendine güvenmediğindendir. Zaten birini yada birseyi de hep kendimiz için severiz ya. Sende karşılık bulan şeyleri seni tatmin ediyordur iyi yada kötü. Sadece farkında değilizdir sorgulamıyoruzdur çünkü. Freud'a göre insanların bütün tipik davranışları, sorunları vs hep çocukluktan gelme! Hatta daha da bombası kuantum fiziğiyle geldi, bütün insanlığın bilgi birikimi anıları vs senin hücrelerinde kayıtlı! Evet evet bütün insanlık! Ne kadar ilginç dimi ? Enerjiden oluşan bizler sadece bugün değil tüm insanlık geçmişinden akış alıyoruz aslında. E o zaman sen hangi duyguna yada yaşadığın şeye BENİM diyebilirsin ? Kendini ara.. Bide OKU tabi mesela !
İnsan ne çok istiyor gözlerinin içinde kendisini görmeyi...
Karşıda kendimi görsem kolundan tutar bir yüzünü yıkardım. Saçını sıfıra vurur, yüzüne bir tokat atardım, çorba yapar sırtına dökerdim, kirpiklerine iltifat eder yakmaya çalışırdım. Yolda ayağına çelme takar yüzü koyun yere düşmesini izlerdim. O haline hem güler, hem ağlardım... Sonra eline bir kaç kitap sokuşturup sokağa atardım. Niye yaptın diye sorarsa? _ "Hiç" derdim. Bunu sorduğun için mi varsın, var olduğun için mi sordun diye kızardım... Bir lamba düşleyin yanıyor, gitgide yaşlanıyor ve açılıp kapanmaya başlıyor. Durumu fark ediyor ve yanmak meselesi ile mücadele ediyor. Her kapanışta tekrar açılıyor ama sorunun kapandıktan sonra açılmak değil, bir defa kapanmak olduğunu anlamıyor. Yanmak için uğraşıyor ama gitgide yoruluyor. En sonun da patlıyor... Bu lamba, yansada yanmasada lamba mıdır? Lambalığı ışık saçmasından önce mi gelir? Lambayı lamba yapan saçtığı ışıksa tamamda, lamba ışıktan alakasızsa insan oğlunun onu değiştirme çabası niyedir? Varoluş "Öz" den önce mi gelmektedir, yoksa Yağmur yavaş yavaş analitikleşmekte midir??? Yağmur ERDEM youtu.be/O3QiRxP0U1E?si=...
Reklam
Dedemin cenazesinden dönerken
El mürasele nısf'ul müvasele. Yazmak, yazışmak visalin yarısı. Kelimeyle! Kelimenin kifayeti ve insanın vekaleti. İnsan kelimelerin kifayetine devrediyor hasretin vekaletini. Kanatların altından şehirler ve insanlar, kanatların üstünden pıhtılaşan zaman akıyor. Seyahat insana ve zamana dair eşsiz bir tecrübe. Meşakkat ve adım, tefekkür ve dua. Yolun ve zamanın beraber aktığı bir varoluş, farkediş çabası. İçimizdeki ölünün, ölüme isyanı. Ey dağların denize uzanan büzüşmüş damarları! Ey gökyüzünün tercümesiz maviliği! Ey denizin dalgalarında boğulan pıhtılaşmış nazar! Ey renklerin simyacısı güneş! Seyahat bir hikaye. İki ucu kavuşturmak için. Kavuşmak fiilini visal olarak açıklıyor lügatler. Kavuşmakta bir araya gelmek manası var, ama sanki visalde birleşmek daha baskın gibi. Ama bir'leşmek! İbrahimin çağrısına uçan kuşların kanatları! Kanatların altından günahları taşıyan grostonluk gemiler geçiyor. Hangi deniz bir katre göz yaşından daha tuzlu olabilir? Hangi gemi, göz yaşındaki med-cezire karşı durabilir? Vuslat, lügatte bilindik bir kelime. Karşılığı tebessüme mi, yoksa göz yaşına mı tekabül ediyor? Hikâyenin vuslata denk gelen kelimesi hangi hissin perdesine bürünmüş? Visalin durakladığı yer kelime! Kelime güçlü ama âciz! O yüzden yarısına takat getirebiliyor visalin. Visalin yarısına kelimeyle ulaşan, kemaline göz yaşıyla ulaşabiliyor. "Handân ol gönül ki visâl ihtimâli var Firkat kemâle erdi kemâlin zevâli var" Hangi seyahatname bukadar veciz olabilir? Elbette bir kelime eksikle! Firkat ve visal lügatlerinin müşterek kelimesi: göz yaşı!
İntihar eylemi tarih boyunca bireysel bir eylem olarak ön plana çıktığı gibi bazı kültürlerde toplu intihar biçiminde veya bir ritüele eşlik eden ayinin şenliği olarak da ortaya çıkmıştır. Modern döneme gelindiğindeyse intihar bireysel bir kurtuluş çabası olduğu gibi toplumu cezalandırma biçimi olarak da gerçekleşmiştir. Geleneksel toplum biçimlerinin kamusal alan ile özel alan arasındaki derin yarılmanın modernizmde ifade bulması gibi, intihar eylemleri de şekil değiştire değiştire tarihsel eylemlerin biçim dönüştürmüş olgusuna dönüşmüştür. Bu nedenledir ki intihar bireyle sınırlı bir eylem içeriği olarak ele alınamaz. Varlık çabasının süregenliği ölçüsünde hareket eden canlı yaşamında akrebin kendi selameti için intiharını saymazsak, insanın intiharı bir kurtuluşun dinsel ifadesinin varlık çabasına karşılık bir inanç boyutuna indirgenmesi olarak değerlendirilebilir. Kısacası intihar bir evrimsel momentin değişimsel ifadesine bağlı olarak kılık değiştiriyorsa tümden bir toplumsal intihar veya tümden bir türün intiharı daha makul bir çerçevede değerlendirilebilir. Başlangıçta söz vardı, diyen Yuhanna’dan eser kalmadığını, sözün dilin özüyle birlikte şirazesini kaybetmiş bir bütünsel varoluş sorununu beraberinde getirmek şöyle dursun, yok oluş sorununu bütünsel biçimde değerlendirmemizi olanaklı kılan bir dönüşüm göze çarpmaktadır.
Filmler - Kavramlar *
_Voltaire, karanlık öğretilerin karanlık prensi, sapkın. Gözlerinizi iyi açın. Dindar insanların ruhlarını zehirlemek için şeytani fikirler yayan birisi o. Bu korkunç resimler dünyanın gerçeklerini bize gösteriyor. Tavandan bize tebessüm eden melekler model olarak çizilmiş fahişelerdir. Tabloları yakınca şeytani şeyler yok olmayacak. Fransız
93 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.