Ahlak olmadan asla! Ne yoksulluk biter ne zulüm. Lakin hangi ahlak?
Allah'a, ahirete, hesap gününe inanmayan bir ahlak olabilir mi? Veya bir etik.
Olursa neye yarar?
Şimdi basından öğrendiğimize göre İsveç'te her yedi kişiden biri hayatta hiç dostu olmaksızın ölüyormuş. Nüfusun %63'ü evinde yalnız yaşayan ihtiyarlardan oluşuyormuş.
Zavallılar.
Ana sütü emmeyen, ana kucağı görmeyen çocuklar yarı yetim büyüyorlar. Hırçın, şımarık, tatminsiz, dayanıksız, geçimsiz oluyorlar.Daha çocukluktan itibaren yalnız kalmaya, yalnız yaşamaya itiliyorlar.
Ama onlar olumsuz, kötü, dehşet verici haber arıyorlar. Olumlu, müsbet, ahlak sahibi kişiler haber olmuyor. Bunu biliyorum. Onların haberleri bu milletin solda sıfırıdır. Bu yüzden tirajları otuz yıldır bir milim artmıyor.
Lakin günümüz insanı herhangi bir disipline teslim olmayı özgürlüğüne vurulan kelepçe sanıyor. Onun özgürlükten anladığı şey "nefsin özgürlüğü"dür. Dramatik olan da budur. Çünkü "nefis doymaz".