Düşün kim üzebilir seni, senden başka?
Kim doldurabilir içindeki boşluğu, sen istemezsen?
Kim mutlu edebilir seni, sen hazır değilsen?
Kim yıkar, yıpratır, sen izin vermezsen?
Her şey sende başlar, sende biter.
O anda yan odadan gülüşmeler geldi. Çocuklar kalkmıştı ve uykudan uyanan kuşlar gibi yeni başlayan günü selamlıyorlardı. Oğlanın sesini ayırt etti ve ilk kez babasının sesine ne kadar benzediğini duyumsadı. Dudaklarında bir gülümseme belirdi ve oraya yuvalandı. Hayatının ve mutluluğunun tadını çıkarmak için kapalı gözlerle öylece yattı. İçinde hâlâ bir şey acıyordu fakat bu bir şeyler vaat eden bir acıydı, yakıcı ama yine de yumuşak, tıpkı sonunda kabuk bağlayan yaraların yandığı gibi.
Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil
Bir gönül ü yaptın ise
Er eteğin tuttun ise
Bir kez hayır ettin ise
Binde bir ise az değil.
Yunus Emre
Şu kadınlar ne garip mahluklar. Duygusal durumları ne çabuk değişebiliyor. Küçücük şeylerden nasıl da hemen etkileniveriyorlar.Bir anda dünyanın en en mutsuz en kederli, en suçlu insanı iken, nasıl da kolayca gökyüzünün en üst katına çıkabiliyorlar. Sevgileri, tutkuları uğruna neleri göze alabiliyorlar. Onlar için yaşamın temel şartı Sevilmek. Aşk' la Tutku'yla sonsuza kadar sevilmek ve asla Vazgeçilmemek. Her şeyi affedebilirler ama Sevilmeme'yi asla.