"......Ondan sonra Abdülhamid meselesi artık iki tarafın hararetli bir tonda tartıştığı, sevenler ve karşı olanların saflarını belirlediği bir Ulu Hakan-Kızıl Sultan tartışmasına dönüşür....."
".............Daha çok ideolojik temellendirmeler, hatta karşı tarafa tarih üzerinden yöneltilmiş silahlardır bunlar. Bir başka deyişle herkez kendi konumunu II.Abdülhamid üzerinden temellendirme telaşındadır....."
Yukarıdaki satırlar kitabın 129-130. sayfalarından alınmıştır. (1.Baskı)
Mustafa Armağan'ın kendi tespitinden yola çıkarak "Ulu Hakan" tarafında olduğu ve bunu ispata çalıştığı aşikar. Ancak özellikle 99. sayfada yer alan
Nişancılığı başlığı altında "Silah kullanmakta pek mahirdi. Nişan alarak kendi ismini yazar, havaya attığı madalyaları kurşunla ortasından delerdi." tespiti bana çok fazla zorlama geldi.
Yine bence doğal yada normal olarak yorumlanabilecek bazı olaylar yazar tarafından bir büyüklük olarak aktarılmış.
II.Abdülhamid Han'ı seven birisi olsamda kitap "Ulu Hakan" penceresinden yazılmış subjektif bir eser ve korkarım bu nedenle inandırıcılığını kaybedebilir.
Madalyayı ortasından kurşunla vurabilmek yetenek meselesi, isterse ortasının ortasından vursun. Böyle şeyler üzerinden kitabı ve yazarını değerlendirmek hangi duygumuzu tatmin eder ki? Para kazanmak deseydiniz ben de varım derdim. Objektif tarih yazıldığı nerede görülmüş, Yusuf Halaçoğlu belki, İlber Oltaylı'ya %80 katılıyorum ama %100 objektif olduğuna değil.
Hangi kitabı nasıl değerlendireceğime müsaade buyur da ben karar vereyim. II. Abdülhamid'in iyi bir nişancı olduğuna dair başkaca bir kaynak varsa söyle de bilelim yoksa Mustafa Armağan'ın yapmaya çalıştığı şeyin ne olduğunu anlamamak için pek bi safdil olmak lazım. Vurabiliyorsan bir madalyonu ortadan vur da biz de görelim maden. :) Tarihin objektifliğiyle ilgili yazdıklarına cevap dahi vermeye lüzum görmüyorum.
Türkeş, Milliyetçi Çalışma Partisi adını alacak olan partiye olur verdi.
Genel başkanlık için teklif edilen isimlerden biri olan Devlet Bahçeli'nin üstünü ise "MİT elemanıdır, aman dikkat," diyerek çizdi.
Yazar çokça ünlü olunca kitabı okumadan ezberlemis gibi oluyor insan. Gerçi bu benim yazarın okuduğum ilk kitabı. Okumaya bu kitapla başladığım için de memnunum, önyargılı olmak istemem. Öncelikle farklı insanların hayatlarını anlatarak tek bir öykü ortaya koymasını gerçekten beğendim. İkinci olarak ise fazla reklamdan olsa gerek duygusal, belki insanın gözlerini dolduracak bir hikaye beklerken insanların zayıf ve güçlü yanlarını vurgulayan son derece gerçekçi yazılmış bir romanla karşılaştım. Bundan da çok memnun kaldım. Bazı karakterler beni sinir etmedi değil ama zaten gerçek hayattaki insanlar da öyle. Kitaba belki kimse kusursuz diyemez ama kesinlikle okunmaya değer denilebilir diye düşünüyorum.