Kahraman kendi kendine kazanılmış teslimiyetin sahibidir. Fakat neye teslimiyet? Bugün, kendimize sormamız gereken ve her yerde kahramanın başlıca erdeminin ve tarihsel görevinin çözeceği bilmece budur.
Mustafa Mestur çok uzun zaman önce okuduğum bir yazardı. Uygulamayı aktif bir şekilde kullanmaya yeni yeni başlayınca kitaplarını da profilime eklemek istedim. İnceleme için bu kitabı seçmemin sebebi Dalyan isimli karakter. Dalyan kitaplarla kafayı bozmuş biri. Sıradan bir günde karşımıza çıksa meczup diyeceğimiz insanlardan. Meczup kelimesini kötü manada kullanmıyorum (romantize de etmiyorum) çünkü "deli" dediğimiz insanların toplum psikolojisini ve kültürel kodlarımızı anlamamız için çok önemli olduklarını düşünüyorum. Dalyan'a dönecek olursak hayatı sadece kitaplardan ve aynı evi paylaşma mecburiyetinde olduğu için annesinden ibaret. Dalyan konuşurken kafamda hep şu soru oluşuyordu: "Şu an bu sözler kendi sözleri mi yoksa delirmek pahasına okuduğu binlerce kitaptan herhangi birinde mi geçiyor bu cümleler?"