Önlerine çıkan kadın, erkek, yaşlı, çocuk, kim olursa olsun genellikle sağ kurtulamazdı. Esir alma adetleri yoktu. İbn Suud’un bu konudaki uyarıları da pek dikkate alınmaz, yapılan saldırılar hem İhvan’dan hem de karşı taraftan çok sayıda can kaybıyla neticelenirdi. İleriki yıllarda İhvan ile İbn Suud’un arasını bozacak problemlerden birisini bu konu oluşturacaktır.
İhvan’ı çok tehlikeli ve vurucu bir askeri güç yapan en önemli faktör, mensuplarının coşkulu dini duygularıydı. Savaşta ölmeleri durumunda şehit olarak cennete gideceklerine güçlü bir şekilde inanan İhvan mensupları, ölüm ve yaralanma riskini dikkate almadan, sırf elde edecekleri büyük mükafatın motivasyonuyla korkusuzca kendilerini her türlü tehlikeye atabiliyorlardı.
Reklam
Bu duygularla yüklü olan İbn Suud, bir başka toplantıda da Hıris-tiyanlarla ilgili bazı Kur’an ayetlerini okumuş, sonra da Philby’e dönerek kendisini kuzeni saydığını, zira Hıristiyanların İshak Peygamber, Arapların da İshak’ın kardeşi İsmail Peygamber evladından olduklarını, Türklerin ise Tatar kökenli evlâd-ı İblis'den olduklarını açık yüreklilikle ifade etmişti
Nitekim 1914 Mayıs ayında Osmanlı ile İbn Suud arasında imzalanan antlaşma gereğince Abdülaziz’e, Bâb-ı Âlî’ye bağlı kalmak ve ortak düşmanlara karşı ittifak yapmak şartıyla Necd Valiliği ve “paşa” ünvanı verildi
Suudiler, 1907-1912 arasında Necd ve Ahsa’daki bedevi kabilelerin tümünü itaat altına aldılar. Bu kabilelerin çoğu, aralıklarla da olsa bölgeyi iki yüz yıldır yöneten Suudi ailesine barışçı yollarla itaat ettiler. İsyankar kabileler ise bedevi usulü cereyan eden kanlı çarpışmalar sonucu itaat altına alındılar.
Tevhidin insanların gönlüne ve topluma yerleşmesi, şirk ve bid’atlerin ortadan kaldırılması, “iyiliği emretme ve kötülüğü yasaklama” anlamındaki “el-emr bi’l-ma’rûf ve’n-nehy ani’l-münker” prensibinin etkili bir şekilde uygulanmasına bağlıdır. Bunun baş şartı ise alim, adil ve kuvvet sahibi bir yöneticinin müslümanların başında bulunmasıdır. Müslüman birey yaşadığı süre içinde bu özellikteki bir yöneticiye yani imama bey’at etmek zorundadır. İmam, Allah’ın kanunlarına göre toplumu yönetir ve tabiiyetindeki insanları sağlık ve güven içinde yaşatmaya çalışır.
Reklam
353 öğeden 311 ile 320 arasındakiler gösteriliyor.