"sen kar tutan ayaklarınla kumların arasından gel
karanlık burcumun üşüyen sessizliğinden
uzan yanıma, ölümün sıcak koynuna gir
gözlerimin karanlık bahçelerinden bana
kuşkunun yedi rengini getir."
sıkı yönetimli bir okulun, öğrenciye verdiği disiplin ve yalnız istikrar arzusunun yanında öğrencilerini şiire, duyguya, romantikliğe ve nice sayabileceğimiz insanın içine işleyen duygulara yönlendirmek isteyen Welton Akademisinin yeni edebiyat öğretmeni John Keating'in düşünce yapısını ve öğrencileriyle olan ilişkilerini okuyoruz.
seçecekleri meslekler ve hayat yaşantılarını ailelerinin baskıları altında yaşayan bir öğrenci topluluğu ve onların dilinden anlayan öğretmenleri.
kitabı severek okudum ki fazla karakter ismi olmasına rağmen kafa karışıklığı yaşamamamı bu durumuna bağlıyorum biraz da. yalnızca ölü ozanlar derneğinin tekrardan ortaya çıkışının ani olduğunu düşünüyorum (olayı hemencecik kavrayıp yeniden ışık tutmalarından bahsediyorum) ve toplandıklarında da olay çok hızlı akıyordu sanki.
kendilerinin içlerini yansıtan iyi kötü fark etmez şiirlerini okumak çok hoşuma gitti.
filminin de kitabı kadar övgüye layık olduğunu duymuştum. :)
tavsiye edebilirim
Ölü Ozanlar DerneğiN. H. Kleinbaum · Bilge Kültür Sanat Yayınları · 201626,1bin okunma
"eğer bir şeyden eminseniz başka bir şekilde düşünmeye zorlayın kendinizi, yanlış ya da aptalca olduğunu bilseniz bile. bir şey okurken yalnızca yazarın ne düşündüğüne kafa yormayın, durup siz ne düşünüyorsunuz ona da kafa yorun."
ismini çok meth ile duymuştum ve şiir sevgim için aralık kapım yavaş yavaş açılıyor böyle kitaplar okudukça:)
bir şiiri okuyup bitiremiyorsunuz onu tekrar tekrar okumanız gerekiyor o sayfayı gönül rahatlığıyla atlayabilmek için.
severek okudum zaten içimden bir yerlerde hissettiğim bir kaç alıntı vardı çok çok hoşlardı.
tavsiye ederim
"kardeşim, biriciğim
bazı yaralar yararlıdır buna inan,
bazı yaraların ortasından küçücük bir el,
sanki geçmişine çiçek uzatır,
bazı yaralardan sızan kanla,
tüm geleceğin yıkanır."
"kim bir şairi kırsa
şair gider uzun bir dizeyi kırar mesela
bilirim kim dokunsa şiire
eline bir kıymık saplanacak.
bilirim kırılmış dizeleri tamir etmez zaman
yorgunum oysa
durmadan kendime bir tunç uyak aramaktan."
"her üç ayın sonunda.
sevinirdi,
kocaman bir kara kediyi okşamış gibi ellerim.
sarımsak kokulu ve fötr şapkalı amcalarla,
muhabbet ederdik kuyrukta.
bizler sarımsak kokan uzun bir dizenin,
fötr şapkalı kelimeleriydik,
çürük dişlerimizle bizler,
dökülmüş harfler gibi kelimelerden,
saf ve pembe gülümserdik.
bizler her üç ayın sonunda yeniden doğan bebeklerdik.
neden ilerlemiyor bu kuyruk derdik,
neden hep aynı yerdeyiz,
hayattan söz edilirdi,
zor denirdi,
ve ardından susulurdu mutlaka.
fötr şapkalı amcalardan biri
ah derdi sonra,
ah!
kuyruk öfkeyle kıpırdanırdı o zaman.