"Ben çocukken fakirdim. İki kuruş elime geçince bunun bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasaydı bu yaptıklarımın hiçbirini yapamazdım."
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
...dünyadaki her türlü inanç insan ürünüdür. İnancın tanımı budur... -doğru olduğunu düşündüğümüz ve ispatlayamadığımız şeyi kabul etmek. Eski Mısırlılardan modern kiliseye kadar her dinde Tanrı mecazlarla, alegoriyle ve abartıyla anlatılır. Mecazlar aklımızın almadığını anlamasına yardım eder. Sorunlar kendi mecazlarımıza kelime anlamıyla "inanmaya" başladığımız zaman ortaya çıkar."
"Akli bir rahatsızlığım olduğunu biliyorsam kendime nasıl inanabilirim?"
"Bütün dünyanın inandığı dahi insanların hayal görmediklerini nereden biliyorsun? Bilginler, dehanın delilikle ittifak içinde olduğunu söylüyorlar şimdilerde. Dostum, sadece sıradan insanlar, yani sürü, iyi ve normaldir. Bu sinir yüzyılı, aşırı çalışma, yozlaşma falan gibi düşünceler, yaşamdaki amaçları sadece şimdiki gün olanları ciddi şekilde ürkütür ve onlar da sürü insanlarıdır."
"Tekrar ediyorum. Sağlıklı ve normal olmak istiyorsan sürüye dön."
"Savaş, bedeli çok ağır ödense de dünyanın en iyi okullarından biridir."
"Keşke böyle bir okul hiç olmasaydı."
"Bu imkansız," dedi dalgınlığından sıyrılan Timothy. "Savaşsız bir tarih düşünebilir misin? Sosyoloji, ekonomi, psikoloji? Tıbbın en çok ilerlediği evre bile Nazilerin Yahudi kobaylar üzerinde çalışmalar yaptığı dönem. Savaş, insanoğlunun varoluş biçimlerinden biri. Hem toplumsal, hem de bireysel olarak böyle bu. Ruhumuzdaki kötülüğü en iyi biçimde açığa çıkaran başka bir oyun yok. İnsanoğlu bu oyundan hiç vazgeçmedi, bundan sonra da vazgeçer mi bilmiyorum."
Daha doğrusu, aşkın kendine göre bir mantığı vardı da bunun doğru düşünmeyle bir ilgisi yoktu. Bu tutkuların egemenliğinde olan bir mantıktı; akla sürekli çelme takan, dibe çeken, yanlış yöne kanalize eden, bambaşka, karmaşık bir süreç.