Mina Urgan "dinozor" lakabını, nesli tükenmiş bir hayvan olmasından dolayı değil bir direnişin simgesi olarak kendine atfeder.
Yaşanmışlıklarla dolu koca bir ömür, birbirinden güzel anıları, çetin zorlukları, siyasi görüşü ve diktatör tavırlarıyla geçmişten geleceğe ışık tutuyor.
Cahit Irgat'ın eşi, adalar şairi Tahsin Nahit'in öz, Falih Rıfkı'nın üvey kızı, Halide Edip Adıvar'ın asistanı, dostları Orhan Veli, Cahit Sıtkı, Oğuz Atay, Sait Faik gibi ünlü yazarlarla iç içe bir yaşam sürmüş. En çok imrenerek okuduğum anısı Atatürk ile 11 yaşındayken vals yapma şerefine ermiş olması.
Yaşadığı olumsuzluklardan şikayet etmek yerine iyi taraflarini görmesi, hayata karşı pozitif tutumuyla her anın kıymetini bilerek yaşamış, bunları da bizlere vefatından 2 yıl önce kaleme alarak aktarmış.
Her sayfasında tanıdık bir yüze denk geleceğiniz, edebi yönü ağır, okuması keyifli bir roman..
Ortaçağ'ın karanlığında gizemli bir yolculuğa hazır mısınız?
Yazar, 1327'de İtalya'daki bir manastırda meydana gelen cinayetlerin arkasında yatan gizemli olayları yedi bölüm şeklinde bizlere aktarıyor. Yedi günün sonunda ortaya çıkan gizemlerle mistik havada okuyucuyu sürükleyen bir serüvene şahit oluyoruz.
William ve Adso her taşının bir hikaye anlattığı, her gölgenin bir sır sakladığı Aedificium'un karanlık ve bulanlık koridorlarında gezdiriyor bizleri. Bu yolculukta çömez rahip Adso gibi hissediyorum. Bir sonraki günün ne getireceğini kestiremeyen Adso gibi bende bir sonraki sayfada neyle karşılaşacağımı bilemiyordum.
Dili ağır ve yavaş ilerleyen bir roman. Polisiye olarak geçiyor ama felsefe, dinler tarihi, mezhep çatışmasının daha yoğun işlendiği bir başyapıt.
Gülün AdıUmberto Eco · Can Yayınları · 202012,5bin okunma