Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yağız Emek ÖZTÜRK

Yağız Emek ÖZTÜRK
@yagizemek
Reklam
Fâtih, Sultanu'l-Berreyn ve Hakanu'l-Bahreyn (İki karanın ve iki denizin hükümdarı, yani Rumeli-Anadolu'nun ve Akdeniz-Karadeniz'in hükümdarı) lakabını kullanıyordu. Dünya hakimiyeti için savaşan, ama aynı zamanda bir hoşgörü ve kültür adamı da olan bir savaşçıydı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Reklam
Yapılan değerlendirme ve verilen bu karar üzerine 1 Eylül 1922'de Başkomutan ünlü emrini yayınladı, Orduya şöyle hitap etti: "Türkiye Büyük Millet Meclisi orduları, Afyon-Dumlupınar Meydan Savaşı'nda zalim ve kibirli bir ordunun esas unsurlarını inanılamayacak kadar az bir zamanda imha ettiniz. Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!"
Sayfa 552Kitabı okudu
Sevket Süreyya Aydemir Milli Mücadele'den kırk yıl sonnra Tek Adam ve İkinci Adam kitaplarını yazarken İnönü'ye şu soruyu yöneltmişti: "Eğer Sakarya Savaşını kaybetseydik, ordu dağılır, Milli Mücadele başarısızlıkla sona erer miydi?" İnönü'nün yanıtı şöyle oldu: "Komutan savaşı, savaş meydanında değil, kafasında kaybederse, bu yenilgi, tam yenilgi olur. Savaş, komutanın kafasında kaybolmadıkça, yenilgi tamamlanmış ve savaş sona ermiş değildir. Milli Mücadele de biz savaşı, hiçbir zaman kafamızda kaybetmiş duruma düşmedik."
Sayfa 470Kitabı okudu
Atatürk İsmet Paşa hakkında şunları söyledi: "Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa Hazretleri, derin bir zeka, yorulmaz bir azim ve iman ve faaliyetleriyle gece gündüz harekatın en ufak noktalarına varıncaya kadar içine girmiş ve olağanüstü bir görüşle ordusunu sevk ve idare ederek bu başarıya ve zafere ulaşmıştır."
Sayfa 462Kitabı okudu
Bu durumda Mustafa Kemal, yepyeni bir savaş stratejisiyle düşmanın karşısına çıkıyordu. Birliklere yayınladığı emirde aynen şöyle diyordu: "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır." O güne kadar bilinen temel askerlik stratejisini alt üst eden bu emir, güncel dilde şöyledir: "Savunma çizgisi yoktur, savunma alanı vardır. O alan bütün vatandır."
Sayfa 447Kitabı okudu
İnancımı Bütün Dünyaya İlan ederim Kürsüye çıkan Mustafa Kemal, Meclise teşekkür etti ve şunları söyledi: "Efendiler, zavallı milletimizi esir etmek isteyen düşmanları mutlaka yeneceğimize olan güven ve inancım bir dakika olsun sarsılmamıştır. Şu dakikada, bu kesin inancımı yüksek kurulunuza karşı, bütün millete karşı, bütün dünyaya karşı ilan ederim.
Sayfa 436Kitabı okudu
Reklam
Meclisin Sahip Olduğu Yetkilerle Görevi Kabul Ediyorum Bu koşullar altında, 4 Ağustos 1921 tarihli Meclis oturumunda söz alan Mustafa Kemal şunları söyledi: "Meclisin pek sayın üyelerinin genel olarak beliren istekleri üzerine Başkomutanlığı kabul ediyorum. Ancak, bu görevi en verimli bir biçimde başarabilmek için, Meclisin sahip olduğu yetkileri, fiilen kullanmak şartıyla kabul ediyorum." Gizli oturumda, sinek uçsa duyulacak bir sessizlik olmuştu. Ardında Mustafa Kemal "Ömrüm boyunca milli egemenliğin en sadık bir kulu olduğunu millete bir kez daha gösterebilmek için, bu yetkinin üç ay gibi kısa bir süreyle sınırlandırılmasını rica ederim, "
Sayfa 435Kitabı okudu
Askerin Çarığı Yok-Ayakları Çıplak Dr. Rıza Nur, ordunun yoksulluğunu anlatmayı şöyle sürdürdü: " Askerin çarığı yok. Çoğunun ayağı çıplak. Süvarinin kılıcı yok. Çadır yok, asker güneş altında yanıyor. Birçok askerin matarası yok. Birliklerde su fıçısı, kırba yok. Asker geri çekilirken çamurlu Porsuk suyundan içmek zorunda kalmış Askerin yüzde yirmisinin süngüsü yok. " Taşıt araçları ve gereçleri yetersiz. On, on beş gün için de orduyu Sakarya'da tutacak hale getiremezsek, felakete sebep oluruz. Dünyamızı da, ahretimizi de kaybederiz." Dr. Rıza Nur, sözlerine şöyle devam etti: "Ordunun yüzde sekseninde elbise yoktur. Elbiseleri eskimiştir. Veyahut kendilerinin giyip geldiği elbiselerdir. Şimdi kışlık elbise sağlanması için gayret gereklidir.... Çadır yoktur Yorganın temini gerekir..."
Sayfa 432Kitabı okudu
Kuşkusuz büyük asker, birikim ve deney sahibi, strateji dehası Mustafa Kemal hemen pes edecek değildi. Şevket Süreyya'nın tanımladığı gibi "Bozgunlar, belirsizlikler onun başını döndürmez. Ortada mademki bir vaziyet vardır, o halde bu vaziyetin, herhalde bir çözüm yolu da olacaktır."
Sayfa 422Kitabı okudu
Savaşlar sadece iki ordunun birbiriyle kıran kırana mücadelesi değildir. Aynı zamanda ve belki de daha fazlasıyla iki ordunun komutanları arasında, çeşitli boyutlardaki psikolojik baskılar altında geçen korkunç bir hesaplaşmadır. Bu hesaplaşmada sadece askerler, tümenler, birlikler, cephane, araç gereç, silahlar değil; doğal yapılar, tepeler, dere ve ırmaklar, zaman ve psikolojik faktörler de önemli rol oynar. Tüm bunların yerinde ve akılcı kullanılması gerekir. Özellikle komutanların deneyimleri, zekâ ve yetenekleri savaşın sonuçları üzerinde önemli rol oynar.
Sayfa 401Kitabı okudu
Düşman 28'de sağ kanadımıza saldırdı. 29'da her iki kanattan saldırdı. Düşman yer yer önemli başarılar elde ediyordu. 30 Mart günü şiddetli savaşlarla geçti. Bu savaşların da sonucu düşman lehine oldu. Bundan sonra sıra bize geliyordu. İsmet Paşa, 31 Mart günü karşı saldırıya geçti ve düşmanı yenerek 31 Mart- 1 Nisan gecesi geri çekilmeye mecbur etti. Böylece inkılap tarihimizin bir sayfası, İkinci İnönü zaferiyle yazılmış oldu."
Sayfa 389Kitabı okudu
41 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.