Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şimdi ellerini tutmak gibi bir derdim var...Gözlerinin içindeki ışığı paylaşmak mesela ve sen burun kıvırırken çok şeye seni izlemek gibi dertler birazda.Gün saymak,ömrümü kısalttığımı bile bile bir çalım kokundan almak,sen anlatırken bir şeyler;sana hayranlığıma takılmak azıcıkta.Seni büyütmek gibi bir derdim var şimdilerde ne zaman küçüleceğinin endişesine sırtımı dönmek yani...Hani bütün mavilikleri sana bağlamak bütün mucizelerin sana çıkan yollarında beklemek gibi...Huzursuz bir huzurun kollarında sabaha karşı uyanmak ama geceye bağlarken yeni günü gözlerini dünyaya hep kapalı tutmak....YASEMİN BAŞ
304 syf.
8/10 puan verdi
Serinin ikinci kitabı olmasına rağmen birinci kitap olan Geceye Fısıldanan Dilekler ile hikayedeki ana karakterlerin dilek tutması dışında hiç bir bağlantı yok. Ancak bu kitaptaki hikaye birinciye göre çok daha güzel ve doğaldı. Anlatımın ve konunun da harika olması okuyucuyu sarıp sarmalıyor. Kitaptan biraz tüyo verecek olursam aşk, gizem ve polisiye karışımı hikaye , çok güzel kelimelerle harmanlanmış ve roman haline getirilmiş.Zevkli bir okunuşu var yani...
Bir Dilek Kadar Yakın
Bir Dilek Kadar YakınBarbara Freethy · Novella Yayınları · 2014352 okunma
Reklam
Çam süslemek Türk adetidir ( Nardugan ) Dünyaca ünlü Sümerolog ve tarihçi, Dr. Muazzez İlmiye Çığ açıklaması Dr. Muazzez İlmiye Çığ, Noel adeti kabul edilen çam süslemeyle ilgili olarak çarpıcı açıklamalar yaptı. Kabul edilenin aksine çam ağacı süslemenin eski bir Türk adeti olduğunu söyleyen dünyaca ünlü Sümerolog Çığ, bu adeti Avrupa’ya
Gece yavaş yavaş geliyor. İniyor. Çukur yerler dolmaya başladı bile. Oraları doldurup ovaya yayılmağa başlar başlamaz, her yer boza dönüşecek. Işıklar yanmayacak bir süre. Ne çukurda ne düzde. Tepelerin aydınlığı, bir süre yeter gibi görünecek herkese. Sonra tepeler de karanlıkta kalacak. Dil bu karanlığın içinde yaşayabilirmiş gibi görünen tek şey olacak. Hiçbir ağırlığın, hiçbir gerçekliğin kalmadığı bu yerde. Karanlığın gerçekliğe benzeyen tek yanı, konuşabilmesi olacak. İki kişi arasında. İki duvar arasında. Sonra soyunmaya başlayacak insanlar. Gecenin açtığı yaralar biraz daha acısın diye. Genç kasların gerginliği geceye inecek. Pörsük kaslar bir pelteye dönüşecek gecenin içinde. Bir tek diller bilecek, tepelerde, toprakaltı saraylarında yanan ışıkları; yalnız dil söyleyecek bu ışıkta yıkana tek hücreli hayvanları. Gece oluyor yavaş yavaş. Bağırsaklarımızın içinden yüreğimize gözlerimize doğru yükseliyor.
Sayfa 15 - Metis
KARADUTUM ŞİİRİNİN HÜZÜNLÜ HİKAYESİ ..... 1949’da bir gün İstanbul Büyük Kulüp’teki bir toplantıda, davetliler Bedri Rahmi Eyüboğlu’ndan bir şiir okumasını istediler. Eyüboğlu ayağa kalktı ve Karadut’u okumaya başladı: “Karadutum, çatal karam, çingenem Daha nem olacaktın bir tanem Gülen ayvam, ağlayan narımsın Kadınım, kısrağım,
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.