#ciğerimyanıyor
Kimse bilmez ciğerim yanıyor, yar'in bile haberi yok.. Yusuf haberdar değilse de Züleyha'nın halinden, elbet haberdardır Yusuf'un Rabbi. Onu bu gönle düşüren Rabbim hayırlısı ise razı olacağın ise elbet onun gönlüne düşürüleceğim, Düşmezsek de biliriz ki bize yanmak düştü, yanmak ve olmak
Bi daha yak..
Sevgi ve bağlılık da ateşe benzer. Yakıcıdır, kavurur içine düşeni. Gerçek sevgiyi yakalayabilenin içinde bir kor yanar durur. Ancak bunu kendinden başka kimse bilmez… Anlamak için ne bakmak ne de yakınlaşmak yeterli değildir. Yanmak gerekir…
Sayfa 110 - Yakamoz YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Şimdi gökyüzünde, alçakta ayı gördü. Ay oradaydı, peki ay ışığının kaynağı neydi? Güneşti elbette. Peki güneşi yakan neydi? Kendi ateşi. Ve güneş günbegün ortaya çıkar, yanarak, yanarak. Güneş ve zaman. Güneş ve zaman ve yanmak. Yanmak.
Hülyâlarımın Şehri, Antalya ~Ahmet SELEN
"Belki de hayatı yeknesaklıktan kurtarıp biraz güzelleştiren ve heyecan katan bu tatsız sürprizlerdi. Onlar sayesinde dost düşman, iyi kötü, güzel çirkin arasındaki gelgitleri daha net fark edebiliyoruz. Bu sürprizler bizi bazen yaralayabilir ama yaraların kızıllığından güzel güller de açabilir. Yaralanmak, rüya görmek, hayal kurmak, hissetmek, düşünmek, sevmek, dokunmak, ayrılmak, hasret ateşiyle yanmak demek. Bazı yaralar var ki, bizi alışkanlıkların yeknesak prangalarından kurtarır. Hayatı alışkanlıklar yığını haline düşmekten bu yaralar sayesinde kurtarırız büyük ölçüde. Alışmamak için uyanık olmak gerek. Uyanık kalmak ise yaşamdaki hiçbir ân'ın bir diğerinin aynısı olmadığının farkına varmakla mümkün."
Sayfa 31 - Kepez Belediyesi Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Aşk Oduna Yanmak
Basamaklardan inerlerken yüzü örtük kızlardan biri, güneş rengi saçlarını savurarak sola doğru döndü ve Kalender ile göz göze geldiler. Kalender, o zaman kıvılcımında çarpıldı. Kızın peri çehresi, ateş girdabına dönüşüp Kalender'in tüm varlığını içine çekti sanki... Esireler gözden yitince Kalender olduğu yere çömeldi ve o an, göğsünde bir kuyu açılıverdiğini hissetti.
Sayfa 19 - Ketebe
Mektuba devam
Senden önce kitaplarda arıyordum derinliği, kitaplardan utanıyorum. Sen bütün kitaplardan daha derinsin. Sana yazdığım mektuplardan utanıyorum, kendi kendini oku. Karanlıklardaydım. Ve cinnetin sesi yüzümü kamçılıyor: bir baykuş kahkahası, bir kobra ıslığı... Karanlıklardayım. Zindanımı aydınlatan tek ışık cıvıltılarınızdı. Yıldızım benim. Ve
Sayfa 128 - Kapı Roman YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Aynı havayı değil aynı ateşi solumaktır aşk. Her nefeste biraz daha biraz daha zehirlenmektir. Kanının değil ruhunun kaynamasıdır aşk. Eriyememek, yok olamamaktır. Kavurucu bir çileye saplanmaktır. Dünyayı yakıp kül ettiğini sanırken yalnızca kendinin katili olmaktır.Aynı ateşin sevişen iki arsız alevi olmaktır aşk. Daimi bir kavgaya tutuşmaktır. Hiddetle çarpışmak, çarpıştıkça çoğalmaktır. Nefessiz kalıncaya dek yanmak. Ölmek için yalvarmak. Ölememek ve yaşayamamaktır aşk.
Başkası karşısında Ben sonsuzca sorumludur. Bilinçte bu etik hareketi ortaya çıkaran ve Aynı'nın kendi kendisiyle çakışmasından doğan vicdan rahatlığını bozan Başka yönelimselliğin başaedemeyeceği bir fazlalık barındırır kendinde. Arzu tam da budur.: doyumun giderdiği ihtiyaçtan farklı bir ateşle yanmak, düşünülenin ötesinde düşünmek. Aynı'ya dahil edilemeyen bu fazlalık, bu ötesi nedeniyledir ki Ben'i Başkası'na bağlayan ilişkiye Sonsuzluk Fikri adını verdik.
Bir dakika. Beş dakika. Sessizlik. Onu inandırdı uyuduğuma. On dakika. Onlarca dakika. Bir derin nefes. Korktuğum iki kelimeden ibaret. “Özür dilerim.” Bir dakika. Beş dakika. Sessizlik. Onu ikna etti duymadığıma. “Oyum.” On dakika. Onlarca dakika. Koca bir kalp kırıklığı. Ve sensizlik…
Güneşi ve ayı aynı anda hem sevdirmiş hem de birbirine düşman etmişti. Aşk buydu işte, sevgi buydu. Yakarken yanmak...
Sayfa 351Kitabı okudu
Reklam
İman da aşk gibi bir şeydi çünkü. Akılla fikirle erişilecek, ilimle irfanla kavuşulacak bir şey değildi. Nasıl ki aşık olduğun zaman 'Saçı uzun da ondan, demez, sebeplerden el çeker, kendini salardın gitsin, iman ettiğin zaman da 'Şu şu şu sebeplerle." demez, salıverirdin kendini işte... İman gönül işiydi zihin, beyin işi değil. Tıpkı aşk gibi. Ve insan, aşık olması gerektiğini akıl ettiği için aşık olmazdı. Aşık olabildiği için aşık olurdu. Aşık olmayı becerebilecek bir ruha, aşkın külfetlerini nimet bilecek bir yüreğe sahip olduğu için aşık olurdu... Diyelim cennet bu olsun... Aşık olamayan insan da buna ihtiyaç duymadığı, aşık olmayı aklıyla reddettiği için değil, olamadığı için, aşık olmayı beceremediği için olmazdı. İşte bu da cehennemdi. Aşk ateşinde yananların gözünde aşk cennet, ötesi ise cehennemdi... Asıl yanmak buydu... Neyi kaybettiğini bilmemekten daha büyük bir cehennem ateşi olabilir miydi?
Sayfa 250 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
İman gönül işiydi zihin, beyin işi değil. Tıpkı aşk gibi. Ve insan, aşık olması gerektiğini akıl ettiği için aşık olmazdı. Aşık olabildiği için aşık olurdu. Aşık olmayı becerebilecek bir ruha, aşkın külfetlerini nimet bilecek bir yüreğe sahip olduğu için aşık olurdu... Diyelim cennet bu olsun... Aşık olamayan insan da buna ihtiyaç duymadığı, aşık olmayı aklıyla reddettiği için değil, olamadığı için, aşık olmayı beceremediği için olmazdı. İşte bu da cehennemdi. Aşk ateşinde yananların gözünde aşk cennet, ötesi ise cehennemdi... Asıl yanmak buydu... Neyi kaybettiğini bilmemekten daha büyük bir cehennem ateşi olabilir miydi?
Sayfa 250 - İletişimKitabı okudu
Bunu düşünmek ve buna yanmak da mı miskin bir hassasiyet? Fakat bu ne kadar doğru bir his, göğsünü ve boğazını nasıl sıkıştı­rıyor, bir taş kadar ağır, fakat bir "madde" değil. Madde olmadığı için "yok" mu? Halbuki ne kadar var!
Hayır; Adeline, Estele gibi ağaç olmaya karar vermişti. İlla kök salacaksa, budanmak yerine kendi haline bırakılmayı, tek başına durmayı ve açık gökyüzünün altında büyümesine izin verilmesini yeğlerdi. Bir başkasının şöminesinde yanmak için kesilen çalı çırpı olmaktan çok daha iyiydi bu.
Her şeyin bir anlamı var. Âşığın derdi de teslimiyet. Âşığın tasası teslimiyetle faniliğin sınırlarını zorlamak. Kendi yalnızlık ve kısıtlamalarını fark eden âşık; anlam, kuvvet ve gayesini mâşukuyla yekruh olmakta buluyor. Olmak, bilmektir. Daha da ilerisi var: Yanmak, bilmektir.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.