Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İşin aslının zahiri bâtınla irtibatlı kılmak suretiyle bilinebileceğini sâliklerine gösteren, yüzyıllar, binyıllar boyunca yalnızca din oldu. Din kâinatın mektubuna bütün insanların teker teker muhatab olmaları yolunu açıyor; yaratılmış olanın Yaratıcı ile olan irtibatının herhangi bir dolayımdan geçmesini öngörmüyordu. Kâinatın mektubu yalnızca bir hitab olarak kalabilecekse ve bir hitab olarak işlevini yerine getirebilecekse insandan bir dalganın yükselmesi, harekete geçmesi gereklidir. Böyle bir yükselişi, böyle bir atılışı bir başka insan, bir ayrı yapı, bir kurum insan adına ve insan lehine olarak üstlenemez. Yani sevgilinin yazdığı mektubun sevgili tarafından anlaşılmasından daha uygun bir yol bulunamaz. Zâhir ile bâtın arasındaki uyumu var'la yok arasındaki ilişki tadılır kılabilir. Dinin teklif ettiği teslimiyet bütün yanılgıları aşarak görünenin ötesini gözlemleme yolunu açar. Yoksa teslimiyet dediğimiz kendi kendini zorunluluk içinde hoşnutsuzluk veren yanılgılara sırtını dönerek, gönüllü bir yanılgıya dalıvermek değildir.
Sadi'den sevdiğim bir nasihat var. Diyor ki: Hayatta bir an evvel başarmak istemek iyi bir şey değildir aslında. Zira "Kolay elde edilen şeyler uzun sürmez.Bağdat'ta bir fırından günde yüz kâse çıkarken, Çin'de tek bir seramik kâse üretmek kırk yıl alır. Hangisi daha değerlidir? Yumurtasından yeni çıkmış bir civciv kendi
Sayfa 146Kitabı okudu
29 öğeden 16 ile 29 arasındakiler gösteriliyor.