Yedi gün şafağında g'özlüyorum,
Sükûnetin şavkı alnımda iz'siz.
Sen misin Sevda/m?
Hüznüm hileden hissesiz..
Yâr'yüzü yaslı,
Bir ecel ki kimsesiz!
Aşk'ın ererse sor bana!
“Binlerce lanet olsun, o ilk hayalci kimse,
Lanet o budalaya, o dürüstlük satana,
Çözümsüz ve kısır bir sorunu benimseyip
Aşka dürüstlük denen saçmalığı katana!”
(Femmes Damnées – Charles Baudelaire
Çeviri: Erdoğan Alkan )
Bir şiir yazıyordum geçen yaz… İçinde geçen dizeler şöyleydi; “Süleyman şarkısını söyleyemeyecek kadar yorgunken/
William Golding 'in 1954 yılında yazdığı alegorik romanıdır.
''Sineklerin Tanrısı başlangıçta, ıssız bir adaya düşen çocukların serüvenlerini anlatan, küçükler için yazılmış bir öykü, R.M. Ballantyne’ın Mercan Adası’nın çağdaş bir uygulaması sanılabilir. Hatta Golding, kendine özgü buruk alaycılıkla, okuyucunun bu sanısını pekiştirmek istercesine, Sineklerin Tanrısı’nın başlıca iki kişisine Mercan Adası’ndaki çocuklardan aldığı Ralph ve Jack adlarını verir. Mercan Adası’nda Ballantyne, oldukça duygusal ve biraz da bön bir iyimserlikle, gemileri battıktan sonra Pasifik Okyanusu’nda ıssız bir adaya sığınan üç İngiliz gencinin, Büyük Britanya uygarlığının oldukça başarılı bir küçük örneğini nasıl yeniden kurduklarını anlatır. Golding’in Sineklerin Tanrısı’nda da bir mercan adası ve İngiliz çocuklar vardır. Ama altı ile on iki yaş arasında olan bu çocuklar, gelecekteki atom savaşı sırasında, güvenilir bir yere götürülmek üzere bindikleri uçak bir saldırıya uğradığı için bu mercan adasına düşmüşlerdir. Ve bu mercan adasında olup bitenler, Ballantyne’ın romanında olup bitenlere hiç mi hiç benzememektedir...
Sineklerin Tanrısı’nda gördüğümüz ıssız ada da yeryüzünün cennetlerinden biridir. Çocuklar da bu adanın, okudukları Mercan Adası’na çok benzediğini söylerler. Ne var ki, başlangıçta bunu hiç sezinlemediğimiz halde, atom çağının çocukları, bu güzelim adayı her açıdan bir cehenneme çevireceklerdir.''
Sineklerin TanrısıWilliam Golding · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202181,3bin okunma
"Ah kalbim! "dedi adam..
Ve sustu ardından, sevdiğinin göz bebeklerini özlemişcesine.
-yanindayken de özlerdi seven, sevdigini- - -
"Ağır mı geldim kalbine?" diye soruverdi kadın
-telaşlı ve bir o kadar, tedirgin.- - -
"hayır, yok nafile telaş.." ,
"Hafiflettin! Boşken daha ağır..."
Elmas, nedir