“Yirminci asırda zan ve vehimle millet idare edilemez!” Bundan yaklaşık bir asır önce Kâzım Karabekir, Meclis’te İstiklal Mahkemeleri Kanunu görüşülürken bu sözleri söylüyordu. Ancak eller kalktı, indi ve basını susturacak yasa maddeleri muhalefetin itirazlarına rağmen kabul edildi. İsmet İnönü’nün başında bulunduğu Ankara hükümeti, İstanbul’da yayın yapan ve ülkenin toplumsal hayatını etkileyen, gerektiğinde eleştirel tutum alabilen gazeteleri ‘yola getirmek’ istiyordu. 1925’te çıkan Takrir-i Sükûn Kanunu ile olağanüstü ek yetkiler verilen İstiklal Mahkemeleri harekete geçti. Mahkemelerdeki yargılamalar delil yönteminden çok vicdani kanaate göre yapılmaktaydı. Kararları kesindi; itiraz ve temyiz hakkı yoktu. Meclis’in onayına gerek olmadan idamlar hemen infaz ediliyordu! Mahkeme üyeleri milletvekiliydi. Birçok gazeteci, ‘casusluk yaptığı ve rejime muhalefet ettiği’ gerekçesiyle tutuklandı. Dönemin ünlü gazeteleri kapatılırken, önde gelen gazetecilerin ellerine kelepçe vuruldu. İdam sehpalarında sayıları bugün bile tartışılan yüzlerce kişi sallandırıldı. Hapis cezaları ve sürgünlerle Türkiye büyük acılar yaşadı. İskilipli Atıf Hoca, Şapka Kanunu’nun çıkmasından yaklaşık 1,5 yıl önce bastırdığı ve “Millî Eğitim Bakanlığı” tarafından da onaylanan “Frenk Mukallitliği ve Şapka” isimli risaleden dolayı yargılanıp idama mahkûm edildi.
Bende bir tevazu hastalığı varmış bir aydınlanma yaşadım. Ama atalarımızın hakkını vermek lazım ki fazla tevazunun sonu da vasat insandan akıl dinlemeye çıkıyor. Bunun üniversitede ortaya çıktığını düşünüyorum. İnsan belli bir standartın üstünde yetiştirilince ve başka türlüsünü bilmeyince dışlanabiliyor. Özellikle maddi durumu iyi olan kişiler
Reklam
Öldükten sonra bile sevdiğine sevgisini ifade eden o aşkın hikayesi: “Adam her evlilik yıl dönümünde eşine bir buket kırmızı gül gönderir. Bu taa ki adam ölünceye kadar devam eder. Ve bir gün adam ölür. Cenaze töreni yapılır taziyeler dilenir ve kadın bir başına yıllardır hayatı paylaştığı arkadaşı eşi sevgilisi olmadan evine döner. Neredeyse her
❀ EDEPLE GELEN; LÛTUFLA GİDER. ❀
Peygamber Efendimiz ﷺ Hz. Ali'ye (r.a) hitaben: "Ya Ali! Altı yüz bin koyun mu istersin yahut altı yüz bin altın mı? Veyahut altı yüzbin nasihat mi istersin?" şeklinde buyurdular. Hz. Ali kerremellahü vecheh dedi ki. "Altı yüz bin nasihat isterim." ❛❛ Peygamber Efendimiz ﷺ buyurdular ki "Şu altı nasihata uyarsan,
Annelik tam bir delilik hali ve daha da enteresanı bu delilikten zevk alma haliymiş. Asla anneme benzemeyeceğim deyip, fotokopisi olma haliymis. Ah bir doğsa deyip, hamilelik iyiymiş yaaa deme haliymiş. Gaz çıkarma, anne sütü almanın bir dönemin en önemli meselesi haline gelmesi hali. Ah bir yürüse deyip, bu çocuk niye bir dakika oturmuyor demek
KARTALIN YENİDEN DOĞUŞU
Kartal, kuş türleri içinde en uzun yaşayanıdır. 70 yıla kadar yaşayan kartallar vardır. Ancak bu yaşa ulaşmak için, 40 yaşlarındayken çok ciddî ve zor bir kararı vermek zorundadır. Kartalın yaşı 40’a dayandığında pençeleri sertleşir, esnekliğini yitirir ve bu nedenle de beslenmesini sağladığı avlarını kavrayıp tutamaz duruma gelir. Gagası
Reklam
852 öğeden 841 ile 850 arasındakiler gösteriliyor.