Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Önce Kaliteli İnsan, Sonra Kaliteli İş, Gerisi Gelir…
Muhterem dostlar “Ekmeden biçmek!” diye bir söz var. Ne ekersen onu biçersin! Ekmediysen ne biçeceksin! Maalesef insanımız çalışmıyor, okumuyor. Birinci yaşanmış hikâye Köyde çalışırken 3”- 4 kişi bir arkadaşın buğday tarlasına çalışmaya gitmiştik. Biçilen buğdayları toplayıp traktörle harmana getiriyorduk. Hava çok sıcaktı. Baktım arkadaşlar
Eski Bir Rus Askerin İtirafı
Çeçenya’daki birinci ve ikinci savaşlar sırasında bizzat kendim pek çok ölüm olayına şahit oldum. Ölü insanları gördüm, onlarca yaralanmış veya sakat kalmış çocuk ve yetişkin gördüm. Sadece ızdırap, kan ve gözyaşı vardı. O dönemde olduğu gibi, şimdi de halen Rus güçler tarafından sivillere karşı yapılan mezalimle ilgili çok sayıda hikaye
Reklam
Esinti ( Çok Kısa Hikaye)
Kevin kum tanelerini saymak istiyordu, düşünceli görünüyordu. O sırada Sally usulca Kevin'in omzuna yaslandı. "Bunu neden yapmak istiyorsun ki, bırak da güzel havanın, manzaranın tadını çıkaralım." Kevin, Sally'in alnına bir buse kondurduktan hemen sonra, anlamak istiyorum Sally, evrene kıyasla her birimiz kum tanesiyiz. Yaşadığım kötü olan ne varsa her birini birer kum tanesiyle sayıp durdum ve avucumun içini bile doldurmadıklarını gördüm, dedi. Bir süre denizi sessizce izlemeye devam ettiler. Rüzgarın serinliği tenlerine çarpıyor, denizin berrak suyu ise dalgalarla çarpışmaya devam ediyordu. Sally, Kevin 'a, avucundaki kum tanelerini denize atmasını söyledi. Kevin şaşırsa da Sally'nin dediğini yaptı. "Hayat da böyle değil midir sevgilim? Seni üzen, canını acıtan şeyler bazen öylece gider, geriye yaşlı bedenler ve yorgun kalpler bırakırlar. "Sevgiyle yaşanmış hayatsa bunların dışındadır. Sevgiyle yaşarken ansızın umutsuzluğa kapıldığın olur ya hani, tam anda dalgaların hiddetlenerek onu sana geri getirdiklerini görürsün. Bu hep böyledir." Dedi Kevin'a. Sarıldılar ve beraber güneşin batışını seyretmeye devam ettiler. Sinan
📰Yeni Çağrı Gazetesi'nde bu haftaki yazımda, iki farklı hikâyeye yer verdim ve bu hikâyelerden nasıl kıssadan hisse alırız ona değindim. 📍Birinci hikâyede 11 Eylül 2001 günü, Dünya Ticaret Merkezi'nin sırasıyla kuzey ve güney kulelerine gerçekleştirilen terör saldırısına ve bu saldırı sonucunda Morgan Stanley'nin minimum hasar ile nasıl hayatta kaldığına değindim. Buradaki kıssadan hissemiz, Morgan Stanley'nin hayatta kalma başarısının altında yatan gerçeklikti. Çünkü her şeye iyimserlik ile bakamayız ya da şans olarak değerlendiremeyiz. 📍İkinci hikâyede ise aslında ara ara sosyal medya hesaplarımda yer verdiğim ve hemen hemen tüm stajyerlerime anlattığım Gazali'nin başından geçen bir olaya yer verdim ve buradan çıkarmamız gereken derse farkındalık yaratmak istedim. Bu hikâyeyi, beni yakından takip eden birçok dostum ya benden dinlemiştir ya da bir yazımda okumuştur. Dolayısıyla ilk kez okuyanlarda kesinlikle etki bırakacaktır, daha önce okumuş olanlar ise tekrar edip hatırlamış olacaklardır. 🖇Gerçekte yaşanmış bu iki hikâye ve bu hikâyelerden nasıl kıssadan hisse alırız? Tüm detaylar sayfa-8'de köşemde. Yazımın linkleri hemen aşağıda; yenicagri.com/kissadan-hisse egazete.yenicagri.com/basili-gazete-s... •••Herkese keyifli günler dilerim🙋‍♂️. #gazete #makale #köşeyazısı #yeniçağrıgazetesi #uğurmaleri #kıssadanhisse #gazali #morganstanley #11eylül #dünyaticaretmerkezi #ikizkuleler
Farklı ve değişik bir hikaye:)
Bitki sözlüklerinde rengi siyah olan çiçekler genellikle karamsar duyguları temsil eder; ancak karagül anlamı ile diğer bitkilerden bu konuda ayrılır. Çünkü siyah renkli olan bu gül, yeni bir sayfa açmayı ve hayata yepyeni umutlarla başlamayı temsil etmektedir. Çok narin ve nadide olan bir gül olduğu için anlamında karamsarlık barındırmaz. Pek çok hikayede ve rivayette karagül çiçeği hikayesi aşıkları temsil etmektedir. Birbirini seven iki gencin aşkının simgesi olarak bilinir. Ayrıca civar köylerde yetişen büyüklerin anlatılarına göre karagül, çiftlerin sevgilerine atılan bir mühür olarak bilinir. Karasevda, tutkulu aşkı simgeleyen bir gül olarak tanıtılır. Nasıl ki karagül kendi toprağından başka bir yere gittiğinde yapısını bozup rengini kaybediyorsa; sevenlerden biri başkasına gittiğinde aşkını kaybeder diye anlatılır. Hem yazılı hem de sözlü kaynaklarda geçen bir efsaneye göre; siyah gülün şöyle bir hikayesi var. Vaktinde karagül, şeytanın çiçeği olarak bilinirmiş ve bu çiçeğe kimse dokunmamalıymış. Ancak şehirde yaşayan genç bir kıza karagül madalyon olarak görünmüş. Kız da merak etmiş ve bu madalyona dokunmak istemiş. Kız madalyonu eline alıp sahibini aramaya başlayınca, çevre halkı kızı cadı ilan etmeye başlamış. Kimsenin dokunamadığı bu madalyona dokunan kızı halk ne yazık ki öldürmeye çalışmış. Bunu duyan şeytan da kızın ölümüne dair topraklarda bir iz kalsın istemiş ve o günden sonra toprakta yetişen güllerin sadece siyah olmasını söylemiş. Rivayete göre bu efsane Halfeti’de yaşanmış. O günden sonra açan güller siyah rengiyle görenleri hayrete düşürmüş.
Çatlak Yumurta (Kısa Hikaye)
Hikayenin ismine bakınca karikatürden uyarlanmış çizgi film karakterlerinin hikayesi gibi geliyor ilkin aklınıza ama çizgi film değil bu anlatacağım hikaye. Biraz eskilerdeki sır kapısı hikayeleri gibi yaşanmış bir hikaye. O tarihlerde Ege’nin küçük bir sahil semtinde yaşıyordum. Yazın en sıcak zamanları Ağustos ayıydı. Hava o kadar sıcak
Reklam
Eagles-Hotel California
Şöyledir ki, bu şarkının bir hikayesi olduğu rivayeti dolanır, ne derece doğrudur bilmem; ama hikaye en kısa şekilde şöyle: Bir adam ve bir kadın, bir otelde tanışırlar, o tanışma sonrası, seneye aynı gün, aynı otelde, belirlenen saatte buluşmaya karar kılıp ayrılırlar.. Buraya kadar herşey heyecan doludur. Kadınlar daha meraklıdır ve daha heyecanlı: belki de bundandır ki kadın verdiği sözü o adama göre bir gün erken tutar.. Adam söz verdiği günde ve saatte heyecan içinde otele vardığı an ne yapacağını bilemez.. Otel bir gece önce yanmıştır ve kadın da o gece, ertesi günün heyecanıyla oteldedir. Ve o adam bu şarkıyı yazar. Doğru yada yanlış, yaşanmış veya efsane önemi yok bence; ama gerçekten duygusal.
Siz olsaydınız ne yapardınız?
Kendisini karşılayan sekretere; Nazif Beyle görüşmek istediğini söyledi. Bunun üzerine sekreter birden ciddileşti: 'Nazif Bey mi?'dedi. 'Evet, Nazif Bey!' diye cevap alınca, hüzünlü bir ses tonuyla 'Nazif Bey sizlere ömür efendim, onu kaybedeli dört yıl oldu.' dedi. Hiç beklemediği bu haberle bir acı saplandı
MECAZI MÜRSEL...
"Eğitim Sistemimizdeki Doğrular ve Yanlışlar"a birazca hicvedip, fazlaca dikkat çekmek adına, yaşanmış bir olaydan esinlenerek, nacizane yazdığım küçük bir hikâye; Okumak veya okutturmak isteyenlere!🦋 👇 ihakalem.com.tr/mecazi-mursel
265 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.