“Anneleri hep kadınlardan seçiyorlar, ne ilginç. Size annemi hiç anlatmadım mesela. Pek konuşmazdı ama saçları ıhlamur kokardı. Pek kitap okumazdı ama harika çamaşır asardı. Annem gidince kalbime iyi bakamadım, erken kurudu Albay'ım. Kalbimde bir sızı, bilincimde bir çatlak, zihnimde bir uyuşma… Aşık olduğum ilk kadın coğrafya öğretmenim.
ah! olena
Ne kadar olmuyor desem de inanma bana Başka biri oluyorum seni düşününce İkimizden başka kimse kalmıyor sanki şu dünyada İşte öyle muhtaç, öyle mecburum sanaAma sen güzelsin Olena, fakat güzel nedir bilmezsin Güzeli görenlerin kana bulanan ellerini anlatabilseydim keşke sana Bir Sultan edasıyla kölem diye hapsederken zindanlara sevdasını Nereden bilecekti saraylarda kölesinin esiri olacağını Ah Olena! Ben az diyeyim ne olur sen çok anla Ne ben Yusuf’um ne sen Züleyha Hem sen karanlıklarda göremezsin Sakın düşme Olena kuyular çok derin Her gece kuyuların yalnızlığını taşıyorum içimde Ne başımı kaldırıyorum ne uzanan bir el arıyorum ellerime Ama biliyorum Olena bir anda açılmıyor artık Nusretin kapıları Sakın unutma hatırla ama rahmetin bize yavaş yavaş yağacağını Ve hissediyorum yağan rahmet bize bir ateş getirecek Saracak her yanımızı öyle serin öyle ılık değecek ki tenlerimize O zaman anlayacaksın ciğeri yanıkların yanmayacağını Ah Olena görüyor musun nelere şahit oldun mısralarımda Ha bu gün ha yarın alıp başımı gidersem buralardan Beni böyle hatırla…
Reklam
O kadar az biliyoruz ki O kadar çok sanıyoruz ki Öyle yavaş öğreniyoruz ki Sorular sorup ölüyoruz
Pablo Neruda
Pablo Neruda
Siyah Balon
Tamamen ve hiç Bir başka adım Bir başka ay Hiç bir şey hissedemiyorum Hiç bir şeye ağlamıyorum Kovalayamıyorum tavşanları Parçalayamıyorum çemberimi Kimse yok
Bugün bütün karıncalar oturmuş günbatımını izliyordu. Günbatımının kızıllığı saçlarını kızıla boyadı hepsinin. Son bir nefesinde burda olmak istediler ya da iki. Bu son bir ya da iki nefes yaşam için çok önemlidir kızıl saçlılar. Çünkü yaşamımızın küçük arta kalmış zamanlarından kopan küçük bir lahzadır. Her şey daha anlamadan son bulur. Son nefesimiz ve sondan bir önceki nefesimiz. Eminim bütün kızıl saçlılar olarak bir dram melodisiyle ölmek isteriz. Çünkü yaşadıklarımızı bir nefese indirgediğimizde geriye sadece o kalır. Hoş bir melodi. Bir bakış. Bir kucak. Belki kızıl saçlarınız kalır. Bunlari herkes unutur siz unutmazsınız. Siz kızıl saçlı kutsallar, bunu asla unutmazsınız. Onlarla yaşarsınız ve onlarla ölürsünüz. Sonra her şeyin yaşarken sizi bıraktığı gibi siz her şeyi bırakırsınız. Ondan intikamınızı alırsınız dostlarım. Şimdi oturmuş bu kızıllıkta ölümü seyrediyoruz. Damarlarimizdan kanların boşalmasıyla gözlerimizden yaşların boşalması aynı şey mi bunu tartışıyoruz. Biz burada hep beraber bu kızıllığı seyrederken aynı zamanda bu naif melodiye eşlik ediyoruz. Şimdi biz yavaş yavaş ölüyoruz dostlarım. Kalbimizi ve sonsuz boşlukta duran aklımızı durduruyoruz. Mutlak sonu yaşıyoruz. Sessizce geberip gidiyoruz. Bundan sonra da adımız yalnızca mezar taşımızda yazıyor kızıl dostlarım. He bir de günbatımının ufkunda.
Biz televizyon izleyerek, milyonerler, sinema tanrıları, rock yıldızları olacağımıza inanarak büyüdük ama olamayacağız. Hepimiz heba oluyoruz. Bütün bir nesil benzin pompalıyor, garsonluk yapıyor ya da beyaz yakalı köle olmuş. Reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşindeyiz. Nefret ettiğimiz işlerde çalışıyor, gereksiz şeyler alıyoruz. Bizler tarihin ortanca çocuklarıyız. Bir amacımız yok; ne büyük savaş ne de büyük bir buhran yaşadık. Bizim savaşımız ruhani savaş. Ve bunalımımız kendi hayatlarımız.
Reklam
1.000 öğeden 641 ile 650 arasındakiler gösteriliyor.