Vakit var daha
Elif lam mim. Yirmi üç haziran dokuz yüz atmış yedi
Bulanık atmosferin içinde gözlerim sımsıcak
Yeldeğirmeni'nden denize sarpa sararak inen bir sokakta
Vakit tamamdır diyorum. Ve sokağın sesi
Diyor ki değil daha
Vakit var daha
Ve sonra bu yaşamda özlem duyacak kadar beni üzebilecek ne kaldı ki ? Gerçeği söylemek gerekirse hapishanenin karanlık gündüzü, kara ekmeği, kürek mahkûmlarının gerdeline konulmuş çorbaya benzer yemek, aşağılandığımı görmek, o kadar eğitim görmüş birisi olmama karşın gardiyanlar ve öteki mahkûmlarca horlanmak, konuşabileceğim ve dinleyebileceğim nitelikte bir insan görememek, yapmış olduğum ve bana yapılacak olan şeylerden dolayı durmadan ürpermek: işte celladın aşağı yukarı elimden alacağı biricik servet bunlar.