Birçoğumuz bir şeyler yazıyoruzdur ya da önceden yazmıştır. Bize yeterli gelmediği veya kişisel hikayemizi yansıtmaktan çekindiğimiz için paylaşamadığımız yazılarımız muhakkak vardır defter sayfaları arasında. Biz bu mükemmelliyetçilik prangasına takılı kalırken unuttuğumuz bir şey var: bir işte mükemmel olmak için başlamak lazım! O ilk adımı atmadığımız müddetçe -yaptığımız iş her ne olursa olsun- mükemmele ulaşamayacağız. Yazmak noktasında ise metinlerimizi okutmak mükemmele ulaşabilmemiz için önemli. Onları kimseye okutmadığımız sürece kendimizi olduğumuzdan iyi ya da çok daha kötü bir seviyede görmeye meyletmemiz olağan. Olduğumuzdan kötü bir seviyede sanmamız, içimizdeki yeteneği ortaya koymamızı engellerken; çok daha iyi olduğumuzu düşünmemiz, kendimizi geliştirmemize mani olabilmekte.
Metinlerimiz, okuyucusunda karşılık bulduğu kadar başarılıdır. Anlatmak istediğiniz şey ne kadar sıra dışı ve etkileyici olursa olsun onu doğru biçimde anlatamazsanız hiçbir değeri yoktur. Doğru üslubu bulabilmek için çekingenliği bir kenara bırakıp yazılarımızı olabildiğince çok okuyucuya ulaştırmamız gerekiyor. Unutma! Okuduğumuz çoğu yazar, o ilk adımı atabildiği için ismi günümüzde hâlâ anılmaya devam ediyor.
...
Kendime, her gün kısa da olsa bir şeyler yazma sözü vermiştim ve bugün 4. gün. Yorum ve eleştirileriniz benim için kıymetli. Yazmak için konu tavsiyelerinizi de bekliyorum ✨