Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Abbas Pirimoğlu

Abbas PirimoğluAteş ve Kadın yazarı
Yazar
6.0/10
1 Kişi
29
Okunma
0
Beğeni
2.026
Görüntülenme

Abbas Pirimoğlu Gönderileri

Abbas Pirimoğlu kitaplarını, Abbas Pirimoğlu sözleri ve alıntılarını, Abbas Pirimoğlu yazarlarını, Abbas Pirimoğlu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Gelenek bir zincir: anlamanın, ilmin, düşüncenin taşındığı bir zincir! Sizin elinize son halkası verilmiş. Buna yeni bir halka eklerseniz geleneği yaşatmış ve yaşamış olursunuz. Eğer ekleyemezseniz o zaman gelenek kalıp gibi algılanmış demektir. Kalıp gibi algılanan gelenek de yaşamaz, donar ve sorunlarımızı çözemez hale gelir."
Kalpsiz bir dünyada vicdansız bir dünyada yaşıyoruz. Evet, bu kalpsiz dünyaya bir kalp ve vicdansız dünyaya bir vicdan lazım! Çok iyi bilgisayar uzmanlarının yanında gönül adamları da lazım!
Reklam
İlk günkü tazeliğini korusa insanlar hiçbir acıya dayanamazlardı. Melek " iyi ki unutmak var" diye içinden hep geçirir olmuştu. "Unutmak Allah'ın biz kullara bir lütfu yoksa nasıl yaşardım ben?" diye içinden geçirirdi.
Düşünün, ülkemizde insan hayatı bu kadar ucuz işte...
Bir ana yüreğinin yanması karşısında sizin değerlerinizin kaç paralık değeri olabilirdi ki ?
Reklam
Bu devlet, bu Cumhuriyet sokakta bulunmadı. Öyle elini kolunu sallayarak kimse içeri giremez. Bu Cumhuriyet'in bir kuruluş felsefesi ve ideolojisi vardır. İşte bu felsefeye aykırı olan herkes düşmandır.
Hayatın bizzat kendisi dar bir yokuş değil miydi? Üstelik yalnız başına çıkılacak dar bir yokuş!
Malasef benzer durumlar tarikat ve cemaatlerde görülüyor
Yeri gelmişken bu bap da üstad Muhakemat isimli eserinde "Kur'an'ın hikmet dolu üslûbuna yemin ederim ki" der ve devam eder: "Hıristiyanları benzerleriyle havalandırarak dalâlet derelerine atan, yalnız aklı azl, delili tard ve ruhbanı taklit etmeleridir" Demek ki Hıristiyanların tarihi üç kusuru nedeniyle bu noktaya gelinmiş: Aklı azletmeleri, delilleri atmaları ve ruhbanı kayıtsız ve şartsız taklit etmeleri.
Reklam
Bediüzzaman'ın felsefe görüşünü en iyi açıklayan yer
Bu bağlamda Bediüzzaman'ın neden felsefe karşısında menfi bir tavır takındığı sorusu herhalde anlaşılmış olsa gerektir. O insani bir çabaya değil, insanın kendi eliyle kendisini mutsuz etmesine karşıdır. Zira zamanındaki felsefi akımlar insanı tek bir şeye davet etmektedir: Abesiyet.
"Gayesizlik" ve" Saçmalık", peşinen söyleyeyim ki her ikisi de benim mübalağamla itibar kazanmış ve burada ısrarla zikredilmiş kavramlar değildir. Her iki kavramda Batı düşünce tarihinin anahtar kavramlarıdır.
İnsanda var kılınan Ene'nin, mevcudiyetinin sebebi ve hikmeti nedir?
Allah'ın isim ve sıfatları mutlak, yani: hudutsuz; muhît, yani: her şeyi kapsayıcı olduğu için bilinmez ve hissedilmez. Bunu bir misalle daha anlaşılır kılmaya çalışalım. Şayet hep ışık olsa, hiç karanlık olmasaydı o zaman bizler ışığın varlığını fark edebilir miydik? Edemezdik. Karanlık ışığa bir hudut koyar. Burası aydınlık ışık var, burası da karanlık demek ki ışık yok deriz. Bizlerde böylece ışığın mevcudiyetini fark ederiz. Her yer Allah'ın isim ve sıfatlarının tecelligâhı olduğu için insan bunu fark edemez. Fark etmesi için bir sınır ve bir hudut bulunması gerekmektedir. Lakin bu hudut ve sınır yoktur. Çünkü Allah'ın isim ve sıfatları şeriksiz, hudutsuz ve sınırsızdır. O zaman ne olacaktır? Olacak olan şudur: Farazi ve vehmi bir sınır ihdas olunacaktır ki O'nun isim ve sıfatları anlaşılabilsin. İşte gerçekte olmayan fakat olduğu sanılan bu sınırı yapacak olan enaniyettir... Sınır enaniyet ile çizilecektir. Tıpkı ışığı kavramak olayında olduğu gibi!
“Ene" "vâhid-i kıyâsî"dir. Yani: ölçü birimi...
26 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.