Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Akşit Göktürk

Akşit GöktürkÇeviri: Dillerin Dili yazarı
Yazar
Çevirmen
8.6/10
56 Kişi
297
Okunma
27
Beğeni
4.026
Görüntülenme

En Yeni Akşit Göktürk Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Akşit Göktürk sözleri ve alıntılarını, en yeni Akşit Göktürk kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sayfalarına okur gözünün değmediği bir yapıt; kâğıttan, mürekkepten, kartondan başka bir şey değildir. Yazın yapıtlarının kendi başlarına birer yaşantıları yoktur. Ancak okurca yaşandıklarında, okurların belleğinde, kafasında yaşam kazanırlar.
Bir roman yerine göre güldürür, ağlatır, öfkelendirir, sevindirir bizi. Sevdiğimiz sevmediğimiz kişileri, yöreleri, durumları anımsatır. Bir yeri özletir, bir kimseyi aratır.
Reklam
Kitap, bildik bir dünyada, bütününü bilemediğimiz...
Yirminci yüzyılın ünlü İspanyol ressamlarından Juan Gris'nin "Açık Kitaplı Ölüdoğa” adlı bir yağlıboya resmi vardır. Bir küçük masa ortasında kocaman bir kitap, silik yazılı sayfaları bize bakarcasına açılmış durur. Çevresinde gündelik yaşamdan nesneler; bir pipo, bir peçete, bir şarap kadehi, sırtı bize dönük yalnız tepesi görünen bir başka kitap, bir salkım üzüm, kavun ya da armut benzeri kesik bir meyve. Yazıları belirsiz açık kitapla çevresindeki bildik yaşam nesneleri arasında garip bir bağdaşmazlık vardır sanki. Bu bağdaşmazlığı, kırmızı üstünde kara bir art-alan, gizemli bir dölyatağı yumuşaklığıyla kuşatır. Kitabın sayfalarındaki yazılar, belli belirsiz lekeler biçiminde sunulmuştur. Seçilir nitelikte değildirler. Ama resme ilk bakışta, tam ortada duran bu koca açık kitap, bildik nesneler dünyasıyla kurşatılmış bir başka dünya gibi çeker gözü. Sayfalara eğiliverir kişi ister istemez. Resmin bütün anlamının kavranışında, gözün bu edimi bir başlangıç noktası olur. Gris'nin resmindeki bu kitabın, bütün kitaplarla paylaştığı bir özellik vardır. Kitapçı raflarında ya da vitrinlerde bir alıcı, bir okur bekleyen yüzlerce binlerce kitap da, bildik bir dünya ortasında, bütününü bilemediğimiz bir belli belirsiz dünyanın taşıyıcılarıdır, Kapaklarıyla çağırdıkları okurun, ilkin duyusal dokunuşu, sonra da sayfaları aralayıp ak kâğıt üstündeki mürrekkep lekelerini anlamlandırmaya girişmesi ile taşıdıkları bilinmedik dünyayı açmaya, yaşamaya başlarlar.
Yeats
Kalkıp gideceğim şimdi Innisfree adasına Bir kulübe yapacağım çamurdan çalı çırpıdan Dokuz sıra fasulyem bir de bal peteğim olacak, Tek başıma yaşayacağım arı uğultuları ortasında.
Sayfa 11 - Yapı Kredi Yayınları
Gönüllü yazın okuru aranıyor!
"Shakespeare karın doyurmaz" , "çok okuyandan korkulur" , "oku oku budur sonu" , "bunca şeyi okuyacağına limon satsan zengin olmuştun şimdi " türünden yargılar yürüten açıkgöz iş adamının, uyanık güvenlik görevlisinin, bilgiç yöneticinin, küskün düzmece aydının sözlerine gülüp geçerek: Evet, gönüllü yazın okuru aranıyor!
Sayfalarına okur gözünün değmediği bir yapıt; kâğıttan, mürekkepten, kartondan başka bir şey değildir. Yazın yapıtlarının kendi başlarına birer yaşantıları yoktur. Ancak okurca yaşandıklarında, okurların belleğinde, kafasında yaşam kazanırlar.
Reklam
Bir roman yerine göre güldürür, ağlatır, öfkelendirir, sevindirir bizi. Sevdiğimiz sevmediğimiz kişileri, yöreleri, durumları anımsatır. Bir yeri özletir, bir kimseyi aratır.
Bu anlamda okuyan kimse, başkalarına bağımlı olmadan, kendi okuma deneyleriyle, kendisi için bilgi edinmeye başlar; dünyaya, olaylara, insanlara bakışını, içgörüsünü gitgide derinleştirir.
Okuryazar olan her bireyin; okuduğunu, bu temel insanlık becerisini sürekli değerlendirdiğini varsayamayız.
311 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.