Andrew Davidson Gönderileri
Andrew Davidson kitaplarını, Andrew Davidson sözleri ve alıntılarını, Andrew Davidson yazarlarını, Andrew Davidson yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kalbin sahip olabileceği güzellikleri ancak yanınca görebildi...
Her şey bir porno yıldızının uyuşturucu alıp araç kullanırken geçirdiği trafik kazası ile yanması üzerine gelişir. önceki ve sonraki hattının kıyası, hastanede şizofren bir hasta ile tanışması, ondan orta çağ hikayeri.... Romanın içinde birbirine bağlı bir sürü hikaye. 
Zebani
Tıpkı Blake'in Cennet ve Cehennem'in Evliliği kitabında yazdığı gibi: "Çok gelmeden yettiğini anlayamazsın."
Sayfa 44 - MARTI YayınlarıKitabı okudu
Kazalar en beklenmedik zamanlarda hem de tüm şiddetiyle buluverir insanı. Tıpkı aşk gibi.
Sayfa 10 - Martı YayınlarıKitabı okudu
"Rinne tensho"
"Hayat kendini tekrar eder"
Sayfa 561Kitabı okudu
"Bütün hayatım boyunca seni beklemişim, Marianne ve sen gelene kadar bunun farkında bile değilmişim. O kaza hayatta başıma gelen en güzel şeymiş, çünkü seni bana getirdi. Ölmek istiyordum ama içimi öyle bir sevgiyle doldurdun ki o korkunç düşünceleri silip aldın içimden ve benim de seni sevmekten başka çarem yoktu. Seni sevdiğimin bile farkında değildim ve şimdi seni sevmediğim bir an bile düşünemiyorum. Bugünden sonra kalbim yalnızca senin için çarpacak ve son nefesimi verdiğim zaman o nefes senin ismini taşıyacak. Biliyorum son sözüm senin ismin olacak -Marianne- ve o anda dolu dolu, mutlu bir hayat yaşadığımı biliyor olacağım ve aşkımız sonsuza dek yaşayacak."
Sayfa 556Kitabı okudu
"Aşkı günah olarak gören bir Tanrıya asla inanmıyorum."
Sayfa 284 - Rahip SunderKitabı okudu
"Du bist min, ich bin din:
Des solt du gewis din;
Du bist beslozzen in minem herzen,
Verlorn ist daz slüzzelin:
Du muost och immer darinne sin."
"Sen benimsin, ben senin;
Bundan şüphen olmasın.
Kalbimde kilitliydin,
Anahtarı kayıp;
Sonsuza dek orada hapis kalacaksın."
Sayfa 239Kitabı okudu
"Aşk korunması kollanması gereken narin bir şeydir. Kırılmaz, yıpranmaz, zorlukların karşısında da yanıklı bir şey değildir. Aşk birkaç tane acı sözle, birkaç düşüncesiz davranışla yerle bir olabilir. Aşk sadık bir köpek falan değildir. Aşka daha çok minik fare maymunlarına benzer."
Sayfa 219Kitabı okudu
Tom'un kaybolduğu fırtınadan beri yaşanan en büyük fırtınaydı bu. İşin tuhaf kısmı yine kasım ayının ilk haftasında çıktı bu fırtına da. Rüzgar bütün öfkesiyle tozu dumana katıyordu. Ama hiçbir fırtına Vicky'i uçurumun kenarına gitmekten alıkoyamazdı tabii. İşin aslı, Vicky en çok fırtınalı günleri seviyordu. Böyle zamanlarda kaybolan kocasına daha yakın hissediyordu kendini. Vicky kollarını açıp yağan yağmurun içine işlemesini bekledi. Onun ismini fısıldıyordu, "Tom, Tom, Tom, Tom..." Saçları rüzgarda dört bir yana savruluyordu. Sonra fırtınaya karşı bağırmaya başladı. "Seni seviyorum. Seni seviyorum. Seni seviyorum. Sonsuza dek seni seveceğim."
Alexander korkuyla annesine doğru atılmıştı. Elini tutması için annesine yalvarıyordu. Vicky ona doğru uzandı. Elleri tam buluşacaktı ki bir anda durdu. İçindeki korku bir anda gidivermişti. Gülümsedi. Elini aşağı çekti.
Alexander daha başka bir şey söylememişti. Yağmur ve rüzgar uğultuyla ortalığı birbirine katıyordu. Şimşekler çakıyor, gök gürüldüyordu. Ama annesini daha önce hiç bu kadar sakin, bu kadar güzel görmemişti. Sanki buna zamandır sıranın kendisine gelmesini bekliyordu. Ayaklarının altındaki toprak parçalarına ayrıldığında annesinin çılgın dalgaların arasında kayboluşunu izledi.
Vicky'nin cesedi asla bulunamamıştı. Kasabalılar sonunda Vicky'nin okyanusun dalgalarında sevgili Tom'uyla buluştuğuna inanıyorlardı...
Sayfa 186Kitabı okudu
"Quod me nutrit, me destruit"
"Beni besleyen şey aynı zamanda beni mahvedecek olan şeydir"
Sayfa 130Kitabı okudu
"Certum est quia impossibile est"
"İmkansız olduğu için inanıyorum"
Sayfa 130Kitabı okudu
İnsanın başına ne gelirse çenesini tutamadığından gelir.
Sayfa 96Kitabı okudu
"Non Omnis Moriar"
"Tamamen ölmeyeceğim"
Sayfa 87Kitabı okudu