Artun Ünsal Türk yazar, gurme ve oenolog. 1942'de İstanbul'da doğdu. 1966'da Paris Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi, aynı üniversitede 1970'de doktorasını yaptı. 1970-1973 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi'nde, 1975-1982 arasında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde çalıştı. 1972-1986 yılları arasında Le Monde ve Le Journal de Genève gazetelerinin Türkiye temsilciliğini, 1986-1992 yılları arasında Hürriyet gazetesinin Paris temsilciliğini yaptı. 1994'de Galatasaray Üniversitesi'nde öğretim üyeliğine atanan Ünsal, aynı dönemde Boğaziçi Üniversitesi'nde de dersler verdi.
Karamanlılar bizi uğurlamaya gelmişti. Ellerinde Türk bayrakları, yeşil bayraklar, kaymakamı, belediye başkanı, ileri gelenleri, hacısı hocası, erkeği,kadını, çocuğuyla; tepsi tepsi baklavalar, elma sandıkları ve gönül dualarıyla.
İnsan hiçbir zaman büsbütün yalnız değildir dünyada. En kötü durumda,bir çocuğu,bir delikanlıyı ve zamanla olgun bir adamı,yani kendisinin eski bir halini bulur yanında
Cesare Pavese
Her ölümle bir şeyler yitiririz. Her ölüm acı verir. Ama her ölüm, gidenlerin bize yaptığı son bir iyiliktir. Yaşama elbette bağlı kalmamız ama çalışıp çabalamamız, sevmeyi ve paylaşmayı becermemiz gerektiğini bir kez daha hatırlatan acılı bir veda.
2024 yılı içerisinde bakmayı düşündüğüm kitaplar..
+neden okuyacaklarım listesine eklemedin de böyle ileti şeklinde yazdın bunları?
-çünkü okumayı değil bakmayı düşünüyorum. baktıktan sonra okuyup okumayacağıma dair karar vereceğim.
Süt uyuyunca peynire döner. Bakterilerin bir marifetidir bu. Peynir kahvaltıların baş tacı, ekmeğin katığıdır. Gezgin yazarımız bu sefer peynirlerimizin öyküsü için yola çıkmış. Fotoğrafçıyıda yanına götürmüştür. Yine enfes bir kitap olmuş. Eline sağlık sevgili yazar.
Kitabı elime geçtikten yedi gün sonra bitirdim. Konusu ile ilgiliydim zaten, anlattığı kişilerden birinin tanıdık çıkması ise sürpriz oldu. Artun Ünsal Boğaziçi’nde tanıdığı, hemen hiçbiri medyatik olmayan kişileri rahat bir dille anlatmış. Çengelköy’ün yaklaşık yirmi beş yılına kendisinin ve (bazen elli-altmış yıl öncesine de) bu kişilerin tanıklığı olarak ileride önemli hale gelebilir. Anlatım biraz daha edebi olsa, bu kadar yazım hatası bulunmasa, konunun ilgilileri dışında kalanlara da tavsiye edebilirdim.
Telefonlar akıllanmadan bir seyahate çıkacağım zaman mutlaka bu kitabı alır nerelerde ne yiyebilirim diye sayfalarını çevirirdim. O zamanlar televizyonlarda gurme programları da bu kadar çok değildi. Yemek konusunda bir şeyler bilen ve birşeyler yazan insan o kadar azdı ki. İçeriğindeki bazı yerler şu anda kapandı. Mesela Rejans; Beyaz Rus'ların İstanbul'daki son işletmelerinden biriydi mesela. Aslında kitap bu açıdan hala önemli bir kilometre taşı.
Türkiye'de yemek üzerine düzenli olarak bir şeyler yazanların öncleri Tuğrul Şavkay ve Artun Ünsal.
Artun Hoca 1966'da Paris Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi, aynı üniversitede 1970'te doktorasını yaptı. 1986-1992 yılları arasında Hürriyet gazetesinin Paris temsilciliğini yaptı. 1994'te Galatasaray Üniversitesi'nde öğretim üyeliğine atanan Ünsal, aynı dönemde Boğaziçi Üniversitesi'nde de dersler verdi.
Akademisyen kişiliğini gurmeliğe yansıttığından yazdıkları ilginç ve doyurucu oluyor.