Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Charles Freeman

Charles FreemanMısır, Yunan Ve Roma yazarı
Yazar
8.8/10
22 Kişi
76
Okunma
7
Beğeni
1.722
Görüntülenme

Charles Freeman Sözleri ve Alıntıları

Charles Freeman sözleri ve alıntılarını, Charles Freeman kitap alıntılarını, Charles Freeman en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Geçmişine sımsıkı sarılan toplumlar genellikle varlıklarını sürdüremezler
Müziğin Önemi
Şimdiye kadar keşfedilmiş hiçbir kültür müzikten yok­sun değildi. Müzik, insanlık için çizim ve resim yapmak kadar beşeri olan temel etkinliklerden biri olarak ortaya çıkar
Reklam
İskenderin ölümü
323 yılının Mayıs ayında, İskender kumandanlarıyla birlikte bir gece geç vakitte içiyordu. Geçirdiği son nöbetten önce, altı litrelik bir kâse dolusu içki içtiği söylenir. Zehirlendiğini kanıtlamaya çalışan bir iddiaya göre, hemen oracığa yığılmış ve anında ölmüştür. Başka kaynaklarda ise günlerce ölüme direndiğini yazılıdır. Hastalığıyla ilgili gerçek ne olursa olsun, Haziran ayı geldiğinde İskender ölmüştü.
Yunan dininin diğerlerinden farkı
Yunan dünyasında olup biten hemen hemen her etkinliğin tinsel bir boyutu vardı. Fakat hiçbir zaman tanrıların iradesinin vahyi söz konusu değildi. Hiçbir merkezi kurum yoktu, hiçbir ‘Kilise’, içinde dogmalann vaaz edildiği hiçbir kutsal kitap, insanlan kadınlar ve erkek­ler olarak ayırıp doğru inanç ve davranış yorumu yapmaya yetkili bir papazlık kurumu yoktu
Roma’nın, bireyler sadakatini kanıtlayana (bir ölçüde de Romalılaşana) kadar onları yurttaşlığa kabul etmede dikkatli davrandığı kesinlikle doğrudur, fakat Roma, yurttaş sayısını artırırken antik dünyanın diğer kentlerinden çok daha açık görüşlüydü. Yunanlıları şaşırtan, azat edilmiş kölelerin torunlarının bile doğal olarak Roma vatandaşı kabul edilmesiydi. Sonuç, hızla artan bir vatandaş kitlesi oldu
Minoslular bu dönemde Kyklad Adaları (güney Ege’deki adalar) ve Yakındoğu’nun her yerinde ticaret yapıyorlardı. Kullandıkları taşlar Mısır’dan, Peloponnesos’dan ve Ege adası Melos’tan, büyük külçeler halinde üretilen bakır da (sonraları Atina’nın gümüş kaynağı olarak ün kazanacak olan) Atti- ka’daki Laurion madenlerinden geliyordu. Minos çömleği yalnızca Mısır’da değil, aynı zamanda Suriye-Filistin sahili boyunca her yerde bulunurken, Mısır’da, rahiplere armağan olarak getirilen Girit tapınak resimleri vardır. Bazı durumlarda Minos varlığı çok daha esaslıdır.
Reklam
İkinci pers - yunan savaşları
Dareios 486’da öldü. Mısır’da çıkan bir ayaklanma, onun Yunanlılar üzerine yaptığı saldırıları yenilemesine engel olmuştu. Oğlu Kserkses bunu nispeten daha kolay başardı, fakat babası Dareios’un gelenek­ sel Babil Kralı ya da Mısır Firavunu unvanlarının ardındaki himayesine karşın o, tebaasına kendi yetkilerine dayanarak hükümdarlık yapmayı tercih ederek, çok daha hoşgörüsüz bir adam olduğunu gösterdi. Kserkses çok az savaş dene­ yimine sahip olsa da, belalı Yunan meselesini halletmeye kararlıydı ve 484’e gelindiğinde daha büyük bir istila için bütün hazırlıklar tamamlanmıştı.
Daha sonraki Mısır firavunları Hyksoslulan barbarlar olarak nitelediler (Manetho tarafından aktanlan bir öyküde, ‘şehirlerini acımasızca yakıp yıkmış, tanrıların tapınaklarını yerle bir etmiş ve yerli halka zulmetmiş, ırkları belirsiz istilacılar’ olarak betimlenir.) Bunda bir gerçeklik payı olabilir. Orta Krallık dönemi Mısır kapalı dünyasına yapılan böyle bir tecavüz çok rahatsız edici olmalı. Bununla birlikte, Hyksoslular, kesinlikle, Mısır kültürünü yakıp yok eden uygarlaşmamış barbarlar değildi. Beraberlerinde koşumlu atlar, yeni zırh çeşitleri ve dikey tezgâhlardan çıkma dokumalar getirdiler. Lir ve lavtayı da onların tanıttığı biliniyor. Dahası, kendi kraliyet unvanlarına Ra’nın adını katıp bu isimleri hiyeroglif üzerine yazacak kadar Mısır kültürünü kavramış­ lardı. Mısır yöneticilerini de kullanmışlardır. Büyük olasılıkla, dışandan ge­ len yabancılar olarak konumlarını en iyi biçimde ifade ettiğini hissettikleri Tanrı Set’i, kendi durumlarına uyarladılar ve doğulu tanrılarının yanı sıra ona da tapındılar. Söylenecek bir şey varsa, o da Hyksoslular döneminin Mı­sır’ın yaşadığı bir kültürel zenginlik dönemi olduğudur
İLK TEK TANRILI DİN
I. Amenofis döneminin sona ermesiyle birlikte (IO y. 1350), zenginlikleri büyük ölçüde artan tapmaklar, firavunun siyasi ve ekonomik rakipleri haline gelmişti. Gerginliğin ilk işaretlerine Amenofis döneminde bile rastlanabilir. Firavunun kendini Teb’in etkilerinden yavaş yavaş uzaklaştırdığı görülür. Oğlunu, ki onun da ismi Amenofis’ti, Memphis’te kendisi yetiştirdi ve Kuzey Mısır’da başka koruyucu kültler kurdu - Sakkara’daki kutsal boğalar ve Heliopo- lis’teki güneş tann kültü gibi. İlk kez Amenofis döneminde kendi fiziksel biçimi içinde güneşe tapma kültü olarak yeni bir kült ortaya çıktı: Aton. Amenofis’in ardılı IV. Amenofis (İÖ 1352-1336) yani bilinen ismiyle Ahenaton, yani 1 Aton’un Dindar Hizmetkân’, Mısırın geleneksel tanrılarına yerine Aton’a dayalı tek tanrılı bir din yaratmaya çalışarak dinsel ve sosyal bir devrime girişti.
En bilinen tiranlıklardan biri Korinthos’daki Kypselos tiranlığıydı. Bir ön­ceki bölümde görüldüğü üzere, erken yedinci yüzyılda Yunan dünyasının alış­veriş ve ticaret merkezi olan Korinthos, aristokrat Bakkiades’in sıkı denetimi altındaydı. Ne var ki, yedinci yüzyılın ortasında, güçlerinin sarsılmaya başladı­ğını ve yönetimdeki özel konumlarının giderek zayıfladığını gösteren işaretler var. Efsanelere bakılırsa Kypselos’un annesi Bakkiades klanına mensuptu, fakat topal olduğu için klan dışından evliliğe zorlanmıştı, bu da oğlunun siyasal erki paylaşma fırsatından yoksun kalması demekti. Bu durum onun intikam azminin bir nedeni olabilir. Başka kaynaklar da, onun askeri bir komutanken halkın desteğini kazanmış olabileceğine işaret ediyor. Gerçek ne olursa olsun, 657 civannda Bakkiades’i devirdi, klanı sürgüne yolladı ve onların toprak­ larını kurnazca kendi destekçilerine dağıttı.
199 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.