Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Doğu Ergil

Doğu ErgilSokak Felsefesi yazarı
Yazar
5.7/10
17 Kişi
66
Okunma
8
Beğeni
3.255
Görüntülenme

Doğu Ergil Gönderileri

Doğu Ergil kitaplarını, Doğu Ergil sözleri ve alıntılarını, Doğu Ergil yazarlarını, Doğu Ergil yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
1997'de örgüt, kuruluş/bağımsızlık koşullarını yaratmadaki başarısızlığından ötürü Kürt ulus-devleti fikrinden vazgeçmiş ve Türkiye'de Kürtlerin özerklik yoluyla siyasi eşitlik sağlayabileceği ve egemenliği paylaşacağı bir federal veya konfederal devlet modelini savunmaya başlamıştır. Ancak, PKK'nın tartışılmaz lideri Abdullah Öcalan, 1999 kışında yakalandıktan sonra ''Demokratik Cumhuriyet ve Barış'' projesini ortaya atmış, yeni bir paradigma değişikliğini örgüte telkin etmiştir. Bu vesileyle, ''Keşke 1973'te bugünkü bilinç düzeyinde olsaydım da şiddeti onaylamasaydım'' demiştir. Aslında Türkiye'de insanların çok acı çektiklerini ve savaşmak yerine birlikte barışçıl bir demokratik cumhuriyet kurabileceklerini ileri sürmüştür.
Sayfa 254 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Marksist terminoloji, bir süre örgütün işine yarayacak ideolojik araçları sunmuştur. Bu ideolojik kurguda, Kürtlerin gururunu kıran resmi baskı, ''emperyalizmin bir türü'' Kürtler de ''iç sömürgeciliğin kurbanları'' olarak kodlanmıştır. Emperyalizme yapılan vurgu, Türk ve Kürt etnik kimliklerinin hiyerarşik bir ilişki içinde olduğunun ve bu yapısal eşitsizliğin bozulması için girişilecek silahlı mücadelenin mağdur bir halkın özgürlük ve sömürgeciliğe karşı mücadelesi olarak yorumlanmasını kolaylaştırmıştır. Zamanla bu anti-sömürgeci mücadele stratejisi, Türkiye sınırları dışına da taşmış İran'ın, Irak ve Suriye'nin Kürtlerle meskun bölgelerini içeren ''birleşik ve demokratik büyük Kürdistan'' tasarımına evrilmiştir.
Sayfa 254 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Reklam
PKK kurucuları, Lenin'in ''ulusların hür iradesi'' ilkesinden ve Stalin'in Ulusal Sorun adlı kitabından oldukça etkilenmişlerdir. Barışçı da olsa Kürt kimliğinin her biçimde ifadesinin (dil, müzik, yayım) yasaklanması sonucunda doğan tepkinin demokratik kanallardan akması ve rejimi liberalleştirmesi engellenince, başka zamanlarda PKK'ya yönelmeyecek geniş bir nüfus kesitinin bu örgütü desteklemesine vesile olmuştur.
Sayfa 254 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Kürtler üzerinde 1980 askeri darbesinden sonra kurulan baskı, dışlama ve aşağılama kampanyası, Kürt coğrafyasında bu örgüte geniş bir destek sağladı. Ne de olsa onlar Kürt kimliği ve onuru için direnmişler ve eziyetlere katlanmışlardı. Şimdi de canlarını vermeye hazırdılar. Ne yazık ki siyaset, insan canı ve savaş düzleminde, şiddet-karşı şiddet eksenine indirgendi.
Sayfa 254 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Radikalleşen siyaset, çatışmacı karakterinin gereği, gençleri ''savaşçılar'' olarak içine çekti ve üyelerinin çoğu oldukça genç olan bir dizi örgüt doğdu. Bundan tedirgin olan yönetim, vakit geçirmeden Türk milliyetçisi olanların dışındakileri yasadışı ilan etti ve kapattı. Üyeleri yargılandı ve hapse atıldı. Hapishanelerde, özellikle Diyarbakır Hapishanesi'nde öyle aşırı işkence ve insanlık dışı muamele gördüler ki, bu süreçten geçenlerin anlattıklarına göre, Kürt olduklarını ve başka bir şey olamayacaklarını ve Türklerle birlikte yaşayamayacaklarını o şartlarda öğrendiler. Bu zorlu ''aydınlanma'' süreci sonunda -çoğu demokratik- pek çok Kürt örgütü silindi gitti. Ama şiddete, işkenceye ve aşağılanmaya karşı direnen ve bu direnişi siyasal bir akıma dönüştürmeye kararlı bir grup genç PKK'nın çatısı altında toplandı
Sayfa 253 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Ne zaman ki sol acımasız bir şekilde ezildi ve solcular hapis ve işkence cezalarıyla yıllarca kabus hayatı yaşadılar, etnik grupların kardeşliğine ve dayanışmasına dayalı siyaset anlayışı da sona erdi. 1971 ve 1980 darbelerinden sonra Kürtler, özgürlük ve tanınma arayışlarına birleşik değil, etnik vurgusu daha yüksek örgütlerde devam ettiler. Devlet şiddeti, siyasetin, ortak değerlerden sıyrılıp, Kürtleşmesinin önünü açtı; tabii Türkleşmesinin de. Etnik vurgusu güçlü siyaset, Türk ve Kürt milliyetçiliklerinin birbirini bileyen bıçaklar gibi birbirlerinin üzerinden keskinleşmelerine ve bugünkü çatışma ortamının oluşmasına neden oldu
Sayfa 253 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Reklam
Ne var ki Türk solu, ezici bir resmi tepki ile sindirildi. Yaygın ve derinlemesine toplumsal örgütlenme yaratamadığı ve kentli aydınlar, öğrenciler ve sendikalardan oluşan bir çevreyle sınırlı kaldığı için bu zor olmadı. Türkiye'de solun gelişmesi, Soğuk savaş dönemine rastladığı için uluslararası komünizmin beşinci kolu olarak suçlanması ve bastırılması olağan karşılandı. Ama o dönemde siyasete ilk kez taşınan kimi değerler ve yaklaşımlar, Türkiye siyasetinde kalıcı izler bıraktı. İlk kez devlet değil adalet istendi. Bu çerçeve, Kürtleri içine alacak kadar genişti. Karakter itibarıyla nasyonal olmaktan çok enternasyonalistti.
Sayfa 253 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
PKK, 7 Kasım 1978'de Diyarbakır ilinde hepsi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan bir grup üniversiteli genç tarafından kurulmuştur. Bu grup, özellikle Avrupa'da olmak üzere dünyada yükselişe geçen öğrenci hareketlerinden etkilenmiştir. Onların çıkış noktası, kendi toplumlarının olduğu kadar dünyanın da bir Marksist-Leninist yorumuydu. Aslında, siyasi kariyerlerine diğer tüm Kürt örgütleri üyeleri gibi, 1960 ile 1970'lerde Türkiye'yi temelden etkileyen sol akımların içinde başlamışlardır.
Sayfa 253 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Siyasal alana çıkmasın diye Kürt kültürel kimliğini boğmaya çalışmak, tam tersine kültürel alanı siyasallaştırmıştır. Çelişkili olan, bütün bunların, ülkenin birliği ve bütünlüğü adına yapılmış olmasıdır. Türk iktidar bloğu, kullandığı araçların ve uyguladığı yöntemlerin amaçlarına ihanet ettiğini görmekte zorlanmıştır.
Sayfa 252 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Terörizm, yaygın ve köklü bir siyasi dönüşümü sağlamak için yeterli bir araç değildir. Ancak, halkın dikkatini bir siyasi soruna, bir sosyal talebe veya Türkiye hükümetlerinin bir türlü anlayamadığı bir şikâyete çekmede etkili bir yöntemdir. PKK, silahlı mücadeleyi, başka araçlarla gerçekleştirdiği etkili bir siyasal harekete dönüştürmeyi denedi. 2000'lerin ortalarında başlattığı terörist eylemlere girişmeyip, içeride ve dışarıda siyasal çalışmalara daha fazla ağırlık verseydi daha başarılı sonuçlar alabilirdi. Şiddetten bıkan toplum ona bu desteği sunabilirdi.
Sayfa 252 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Reklam
PKK ve liderinin, 80'lerin başında Suriye'ye, yani Türkiye'ye hasım komşu bir ülkeye, yerleşmesi ve ülkesinin refaha ve özgürlüğe kavuşmasına katkıda bulunmak yerine, bu süreci geciktirecek ayrılıkçı bir savaş başlatmış olması, PKK'nın üzerinde hep bir inandırıcılık gölgesinin olmasına neden olmuştur. Alan hakimiyeti üzerinden temsili bir siyasal rol üstlenmek stratejisi onu, kendisinden çok daha üstün olan Türk Silahlı Kuvvetleriyle cephe mücadelesine itmiş ve bu yolla hedefine ulaşamayacağını anlamıştır. Askeri alandaki yetersizliği onu, siyasal alanda daha etkin rol olma arayışına itmiştir.
Sayfa 252 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Yönetimler, bir taraftan ayrılıkçı bir akımdan şikâyet ederken, diğer tarafta ülkenin bir bölümünde farklı bir yasal ve idari sistemin işlemekte olduğu çelişkisinin, Türkiye ile dünyanın arasını açtığını ve arzulanan Batı kurumlarına üyeliği engellediğini görmemekte ısrar etmişlerdir. Üstelik, ulusal hedeflerin gerisinde kalmaktan, Batı'yı ve Kürtleri sorumlu tutmuşlardır. Bir modernleşme ve uygarlaşma projesi olan cumhuriyetin, bunca yıldır neden ülkeyi, ama asıl Doğu Anadolu'yu, gerilikten, yoksulluktan ve geleneksellikten kurtarmadığını, cumhuriyet adına egemenliği kullanan hükümetler ve yöneticiler kendilerine sormamışlardır. Kendilerinden hesap sorulmadığı için halâ pek çok yanlışta ısrar etmektedirler. Ülke kötü yönetimin sonuçlarıyla boğuşurken onlar, sahte hedeflerle/suçlularla kavga etmektedirler. Oysa Kürtler, yurttaş kitlesinin geniş bir kesimi kadar ülkenin geriliğinin ve otoriterliğinin nedeni değil, kurbanıdır.
Sayfa 251 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Türkiye'yi yönetenlerin ve siyasetçilerin göremediği nokta, terörizmle mücadele ederken birçok temel hak ve özgürlükleri ihlal ettikleridir. Sevindirici olan, son dönemde bir zamanlar hiçbir uygulamaları eleştirilemeyen, kadir-i mutlak komutanlar ve yöneticiler, uyguladıkları aşırı cezalandırma ve yasaklama yöntemlerinin ters teptiğini ve durumu daha da ağırlaştırdığını itiraf etmişlerdir. Ama bu samimi itiraflar, daha bir politika değişikliğine dönüşecek kıvama gelmemiştir.
Sayfa 251 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Diğer yandan, ulusal sınırlar içinde çözülemeyen, daha doğrusu çözülmeyen, Kürt sorunu, dış müdahalelere fırsat doğuran bölgesel, hatta uluslararası bir olgu haline gelmiştir. Bu gerçek, çözümü daha da acilleştirmektedir. Ancak, bir tarafın görüşlerinin diğer tarafa bu kadar ''kabul edilemez'' geldiği bir ortamda ''çözüm'' , iyi niyetten öteye bir zorluk addetmektedir. Pekiyi, çözüm nedir? Sorunun artık sadece bir güvenlik meselesi değil, bir ''sosyal anlaşmazlık'' olarak görülmesi, doğru bir ilk adım olacaktır. Eğer bu iç savaş kontrol altına alınmazsa, özellikle kırsal kesimde ve silahlı çatışmaların gerçekleştiği doğu illerinde süregelen düşmanlık, nesiller boyu sürebilir ve kentlere taşınabilir. Çok sevindiricidir ki, çatışma bölgesi dışındaki yurttaşların sağduyusu, etnik ve kültürel farklılıkların, açık çatışmaya dönüşmesine izin vermemiştir. Ancak; bu olağanüstü sağduyu, vatandaşlıktan çok etnik milliyetçiliğe dayanan bu sistemde daha hala ödüllendirilmemiştir.
Sayfa 250 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Evlatlarının hayatını feda etmekte, ekonomik kaynaklarını adı konmamış bir iç savaşta tüketmekte, siyasal istikrarını, sosyal dayanışmasını ve uluslararası itibarını riske atmaktadır. Yıllardır süregelen kanlı mücadele, artık sadece iki silahlı güç arasında cereyan eden bir çatışma olmaktan öteye geçmiştir. Daha geniş Türk ve Kürt vatandaş gruplarını içine çekmiş, hem Türk hem Kürt milliyetçiliğini aynı oranda azdırmıştır.
Sayfa 250 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
326 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.