Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Doğu Ergil

Doğu ErgilSokak Felsefesi yazarı
Yazar
5.7/10
17 Kişi
67
Okunma
8
Beğeni
3.291
Görüntülenme

Doğu Ergil Gönderileri

Doğu Ergil kitaplarını, Doğu Ergil sözleri ve alıntılarını, Doğu Ergil yazarlarını, Doğu Ergil yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Toplumsal istikrar, sadece bireylerin değil, onları "taşıyan" ve yönlendiren kümeler ile, temsili örgütleri(ni) n arasında varılan uzlaşmanın ürünüdür.
Sayfa 86 - Akademi Kültür Sanat YayıncılıkKitabı okudu
Demokrasilerde ne devletin, ulusu oluşturan kümelerin kültürel kimliklerini yok saymak hakkı vardır. Ne de, bir kültür-kümesinin, self-determinasyon, dolayısıyla siyasal kimlik arama hakkı vardır. Bu devletin ayrımcılık, kültür-kümelerinin ayrılıkçılık yapması demektir. Çünkü demokratik haklarını kullanan tüm yurttaşlar, her tercihlerinde self-determinasyon haklarını bizzat gerçekleştirmektedirler.
Sayfa 86 - Akademi Kültür Sanat YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının taşımaları gereken tek ortak kimlik, resmi/siyasal kimlikleridir. Yani Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmalarıdır. Kürtlük ya da başka kültürel kimlikler, bu üst-kimlikle çatışmamalıdır. Hiçbir kültürel kimlik, kendi varlık alanını (kültürel) aşarak, kendisine "kurtarılmış" bir siyasal alan talebinde bulunmamalıdır.
Sayfa 86 - Akademi Kültür Sanat YayıncılıkKitabı okudu
Her ulus, bir siyasal bütünlüğün ürünüdür. Bu niteliği ile, bir resmi kimliğe sahiptir. Bu kimlik, etnik ve kültürel (din dahil) farklılıklardan arındırılmış (onları aşan) bir nötrlüğü ifade eder. Etmelidir.
Sayfa 86 - Akademi Kültür Sanat YayıncılıkKitabı okudu
Bugün gelinen noktada, kültür veya özel alan ile siyasal ya da kamusal alanın birbirinden ayrılması gereği belirginlik kazanmıştır. Ulusal birlik, kültürel alanda değil, siyasal alanda aramalı ve inşa edilmelidir. Kültürel alanda var olan çeşitliliğin, tarihsel ve olağan (bireysel ve siyasal iradenin dışında) olduğu kadar, farklılıklara saygının, siyasal bütünleşmenin ön koşulu olduğu kabul edilmelidir. Çeşitliliğin, aykırılık ve ayrılık nedeni olmadığı kabul edilirse, "bölünme" korkusu büyük ölçüde ortadan kalkabilir.
Sayfa 85 - Akademi Kültür Sanat YayıncılıkKitabı okudu
Kültürel kimlikler, siyasal ifadelere dönüşünce var olan ve sunulan kimlikler arasında yapay gerilimler doğmuştur. Gerilimin giderilmesi için siyasal (uzlaşma ve birlikte-yaşamaya yönelik) yöntemler yerine sert önlemler tercih edilince, ülke siyaseti şiddete gebe hale gelmiştir.
Sayfa 85 - Akademi Kültür Sanat YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Toplumun güçsüzlüğü, kuvvetli bir devlet örgütü ve öncülüğü ile kapatılmak istenmiştir. Bu süreçte devlet, toplumun önüne geçmiştir. Ancak, seneler ilerledikçe bu öncü rolü mutlak bir hakimiyete dönüşmüş, "egemenlik, milletten devlete geçmiştir." Kendisini halkın yerine ikame eden devlet, milletin ne ve nasıl olması gerektiğini resmen belirlemeye kalkmıştır. Siyasal alanda ve kurumlar aracılığıyla oluşturulması gereken birlik, kültürel alanda teklik (tek-tiplilik, tek-kimliklilik) yaratmak çabasına dönmüştür. Bu politika, siyasal ve kültürel alanlar arasında gerilimlere, sürtüşmelere yol açmıştır. Kamu (siyaset) alanı ile özel (kültürel) alan iç içe geçince, kültürel farklılıklar siyaseten giderilmeye çalışılmıştır. Bu da, kültürel alanı siyasallaştırmıştır.
Sayfa 85 - Akademi Kültür Sanat YayıncılıkKitabı okudu
Demokrasi, öyle kolay kolay oluşan bir rejim değildir. Özgürlüklerinin bilincinde olduğu kadar, onları talep eden ve genişletmek isteyen bireylerin varlığı, demokratik rejimin olmazsa olmaz koşuludur. Bir başka koşul da toplumsal kesitler(veya sınıflar) arasında dengelerin kurulmuş olmasıdır. Yani, sınıf "tahakkümü" sona ermiş (ama yaratıcı rekabet sürüyor) ve sosyal kesitler arasında göreli dengeler kurulmuş olmalıdır. Bu dengeler, çeşitli temsili örgüt(lenme) ler aracılığı ile parlementoya yansımalıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu dönemde bunların hiçbirinin olduğu söylenemez.
Sayfa 84 - Akademi Kültür Sanat YayıncılıkKitabı okudu
Kültür, yapısı gereği karmaşık bir değerler, inanışlar, gelenekler ve davranışlar bütündür. Kültürel açıdan pek az homojen toplum vardır. Başka bir deyişle, toplumların pekn çoğu çok kültürlüdür. Hele imparatorluk mirasçısı toplumlar, kaçınılmaz olarak çok kültürlüdür. Böyle toplumlar,imparatorluklarını, yani diğer topluluklar üzerinde egemenliklerini yitirince iki seçenekle karşı karşıya kalmışlardır: Ya geride kalan etnik/kültürel kümeler, ayrışmışlar ve her biri 'kan bağını esas alan' bir ulus-devlet kurmak istemiştir. Ya da çok kültürlü, bu nedenle kurucu ögelerin hukuksal eşitliğine dayalı, demokratik, çoğulcu bir devlet modeli oluşmuştur.
Sayfa 84 - Akademi Kültür Sanat YayıncılıkKitabı okudu
Siyasal birliğin inşasında başrolü üstlenen devlet, birlik ile teklik arasında ayırım yapmadı. Sağlanmak istenen birlik, teklik olarak uygulamaya yansıdı. Devlet ile millet; kültür ile siyaset bir ve tek sayıldı. Devletin örgütlü gücünün, egemenliğin kaynağı olarak ilan edilen halka mesafeli (kimi zaman duyarsız) kalışı, sivil toplumun gelişmesini engelledi. Gelişme ve demokratikleşme güdük kaldı.
Sayfa 84 - Akademi Kültür Sanat YayıncılıkKitabı okudu
326 öğeden 211 ile 220 arasındakiler gösteriliyor.