Charles Darwin’in 20 yıl önce yayımlanmış olan Türlerin Kökeni adlı eseri fosil avcılığını beyefendiler için saygın bir hobiye dönüştürmüş ve sınıfının pek çok mensubu gibi Sanz de Sautuola’yı da Kuzey İspanya’daki arazilerinde mağara adamlarını aramaya yöneltmişti. Bir gün peşinde kızıyla birlikte Altamira Mağarası’na gitti. Arkeoloji sekiz yaşındakiler için pek de ilginç değildir, bu yüzden Sautuola gözlerini yere diktiği sırada küçük Maria oyun oynayarak etrafta dolaşıyordu. Ansızın,” diye anlatmıştı Maria bir gazeteciye yıllar sonra, “mağaranın tavanında bazı şekiller ve figürler seçtim.” Soluğu kesilmişti: “Bak baba, boğalar!”
...nüfuslar çoğalmaya başlayarak, üremede daha az akıllı insanları geride bıraktılar. Monolit falan yoktu, İleriye Doğru Büyük Sıçrama da. Olan sadece daha çok seks ve daha çok bebekti.
Etleri çürüyen cesetleri mezardan çıkarıp kafataslarını ayırıyor ve başsız cesetleri yeniden gömüyorlardı. Alçı kullanarak kafataslarına maskeler yapıyor, göz çukurlarına deniz kabukları yerleştirip saç ve benzeri ayrıntıları boyuyorlardı.