Josef Kirschner

Manipulasyon Ama Nasıl? yazarı
Yazar
8.0/10
96 Kişi
465
Okunma
41
Beğeni
6bin
Görüntülenme

En Beğenilen Josef Kirschner Gönderileri

En Beğenilen Josef Kirschner kitaplarını, en beğenilen Josef Kirschner sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Josef Kirschner yazarlarını, en beğenilen Josef Kirschner yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Toplumsal kuralların sürekli olarak yinelenenlerinden bir tanesi de: "Düşünme, sen anlamazsın. Biz senin için gerekeni, senden daha iyi bilir ve yaparız. Kendini bize bırak" biçimindeki yaklaşımdır.
Çoğu kimse, kendilerini kabul ettirmek ve istediklerine ulaşmak için harcadıkları çabalarında başarısızlığa uğrarlar, çünkü çok çabuk pes eder ve işten vazgeçerler. Gözünüze bir hedef kestirdiğinizi ve rakibinizi daha ilk hamlede alt etmeyi düşündüğünüzü varsayalım. Ama büyük bir ihtimalle başarı­sızlığa uğrar ve karşı tarafın sizi reddettiğini ya da size ilgi göstermediğini fark edersiniz. İşte bu aşamada insanların çoğunluğu, amaçlarına ulaşma isteğini yitirirler. Ayrıca düşündükleri hedefin, ulaşılabilir olup olmadığı konusunda da şüpheye düşerler. Belki araların­dan bazıları, amaçları doğrultusunda bir ya da iki zayıf girişimde daha bulunurlar. Eğer bunlar da bir sonuç vermezse, isteklerinden tamamen vazgeçerler. Böyleleri kimi zaman, başarısızlıklarının suçunu kendilerine yüklerler. Ama genelde, işlerin arzuladıkları gibi gitmemesini açıklamak için türlü türlü bahaneler bulurlar. Sonuçta oyuncağı elinden alınmış çocuklar gibi somurtup, kendilerine olan güvenleri de azalmış bir halde oturur, kalırlar. Oysa hemen her gün, "tekrarlama ilkesi"nin insanları etkileme konusu üzerinde ne kadar önemli bir rol oynadığının örnekleri ile karşılaşmaktayız. Çoğumuz, manipülasyon oyununun bu kuralına habire yenik düşer, ama bundan tek bir ders bile almayız.
Reklam
Bir meslektaşımın hanımı, uzun bir süredir, on yaşındaki kızlarının bir türlü meyve yemek istemediğinden şikayet etmektedir. Bütün yolları denemiş, ama ona bir türlü meyve yedirmeye muvaffak olamamıştır. Kızları, şarkıcı Adamo'ya büyük bir ilgi duymaktadır. Odasının bütün duvarlarına onun resimlerini asmış, her yeri onun plakları ve dergilerden kestiği yazılar ile doldurmuştur. Annesi onun bu aşırı ilgisini pek tasvip etmemektedir, ama bir gün, gençlik dergilerinin birinde Adamo ile küçük kızını, evlerinin bahçesinde gösteren bir resme rastlayınca, aklına bir fikir gelir. Resimde Adamo, kızı ile uzun bir masanın başında oturmaktadır. Önlerinde ise, içi elmalar, muzlar, portakallar ve çeşitli meyvelerle dolu, dev bir kase bulunmaktadır. Annesi, bu çok iştah açıcı resmi, oradan keser ve çerçeveleterek, kızın odasına asar. O günden sonra kızları, ya Adamo'ya olan hayranlığından ya da annesinin bu resmi asmasından dolayı ona karşı duyduğu sevginin artmasından, artık meyve yemeye itiraz etmez olmuştur.
Zekanın azalması
Toplumun genel zeka seviyesi, onu oluşturan bireylerin zekalarından daha geride bulunur. Toplumun gözünde başarılı olmak ve alkışlanmak isteyen bir kimse en alt düzeydeki bir zeka tipine göre hareket etmek ve mantıklı düşünceden vazgeçmek zorundadır. Bir olayı, diğer kişilerle paylaşmak, heyecan ve gerilimi arttırır. Bu yüzden toplum herşeye, çok çabuk inanır (ve bunu diğerleri ile paylaşmak ister). Her ne kadar birbirleriyle çelişkili konuşsalar bile, bir konuşmacıdan diğerine, onları etkileyen herkese inanmaya yatkındırlar.
Duyguların egemenliği
Akıl ve mantık terkedilir, duygular ve içgüdüler öne geçerler. Nitekim geniş kitlelerin böylesine yaygın bir biçimde etkilenebilir ve yönlendirilebilir olmalarının nedeni de, akılları yerine, hislerini kullanmayı tercih etmeleridir.
Hiç kimse, kendi zararına olacaksa, bizim yararımıza gerçekleşecek bir şeyi istemez. Bu nedenle, manipülasyon oyununda kendi çıkarımızı ve yararımızı, bizden başka hiç kimse koruyamaz
Reklam
Başka türlü söyleyecek olursak: Ambalaj, içerik ile aynı şey değildir. Örneğin, bütün hastalarına karşı olan tavrını ve başarısını bilmemizin mümkün olamadığı bir doktora, sırf unvanından, yani ambalajından dolayı, bizi iyi edeceğine inanarak gideriz. İşte bu yüzden ambalaj, içerikten daha önemli bir rol oynamaktadır. Belki de bu gittiğimiz doktor, binlerce hastasını iyileştirememiş olan birisidir. Ama unvanı nedeniyle, hala ona, "sağlığın" simgesi olarak bakılmaktadır.
Bir insana, yalnızca bir elbise satmakla yetinmeyin. Ona modaya uygun bir şey almak ihtiyacının tatminini ve içindeki özlemlerin giderilmesini de satın. Çünkü böyle bir ihtiyacın doyurulması isteği, hepimizde vardır ve bunun bize toplum içinde saygın bir yer kazandıracağına da inanmışızdır. Kuralımız daha sonra şunları da ekler: Belki çevresindeki insanlar elbiseyi alan kimseyi, modaya uygun davrandığı için övgü ve beğeni ile karşılamayacaklardır. Ama olsun, siz ona öyle şeyler söyleyin ki, bu telkininizle alıcı, herkesin kendisi hakkında olumlu düşüncelere kapılacağına inansın ya da en azından bunu, hayal etsin. Bu türlü davranmak, belki size ilk anda biraz ters gibi bile gelse, en basit "avlama" tekniğidir. Bu tekniği küçümsemeyin. Çünkü her an ve her yerde karşımıza çıkan bu davranış biçimi, hepimizi etkisi altına alır ve en yaygın manipülasyon tekniği olarak hayatımızın her safhasında bizlerle beraberdir: • Eğer bir doktorun, sırf doktor olduğu için, sizi derdinizden kurtaracağına inanıyorsanız, • Bir hakimin, sırf hakim olduğu için, hakkınızı koruyacağını sanıyorsanız, • Bir partiye, halledilmesini istediğiniz sorunların çözülmesini vaad ettiği için oy veriyorsanız, Siz de "tuzağa'' düşmüşsünüz demektir. Çünkü gerçek durum şöyledir: • Doktor, "sağlık" ambalajı ile bezenmiştir. • Hakim ''adalet" etiketini taşımaktadır. • Siyasi parti, ''her yaptığımızı sizin için yapmaktayız" (ya da "kendimiz için bir şey istiyorsak, namerdiz.'' ) sloganı ile reklamını yapmaktadır.
• İnsanın kendisi ile ilgili olan konularda, başkalarının alacağı kararı beklemek yerine, kendi kararlarını alması ve insiyatifi (davranış önceliği ve üstünlüğünü) ele geçirmesi çok önemlidir. • Şunu unutmayın ki, kendi yararınız ve avantajınız için birşeyler beklediğiniz her insan, bu manipülasyon oyununda sizin karşıtınız ve rakibinizdir. • Başkalarının da tıpkı sizin gibi davranmasını ve sizi kendi istekleri ile çıkarları konusunda etkilemeye çalışmasını, anlamalı ve doğal karşılamalısınız.
Rakip: İçinde yaşadığımız toplum
Bir keresinde ünlü düşünür Bernard Shaw: ''Kör bir insanın karısı, neden dudaklarını boyar?" diye sormuştu. Bu soruyu genişletip: "Kadınlar neden dudaklarını boyarlar'?" haline getirebiliriz. Niçin ellerde ve kollarda pırlantalar, yüzükler, bilezikler dolu olmalıdır? Niçin milyonlarca kadın, her yıl kozmetik
952 öğeden 841 ile 850 arasındakiler gösteriliyor.